Yuriko is planning to move into the furniture business.
- Yuriko, mobilya işine taşınmayı planlıyor.
This movement from rural to urban areas has been going on for over two hundred years.
- Kırsaldan şehir bölgelerine yapılan bu taşınma iki yüzyıldan daha fazla bir süredir devam etmektedir.
Do you plan on moving?
- Taşınmayı planlıyor musunuz?
Tom considered moving to Boston, but decided against it.
- Tom Boston'a taşınmayı düşündü ama aleyhte karar verdi.
He prepared his family for the move.
- Taşınmak için ailesini hazırladı.
Few elephants would volunteer to move to Europe.
- Birkaç fil Avrupa'ya taşınmak için gönüllü olurdu.
Tom wishes to relocate.
- Tom taşınmak istiyor.
Will the ice bear our weight?
- Buz bizim ağırlığını taşıyabilecek mi?
Americans have the right to bear arms.
- Amerikalılar silah taşıma hakkına sahiptir.
This sushi restaurant has a conveyor belt that carries sushi.
- Bu suşi restoranının suşi taşıyan bir konveyör bantı var.
Buses, trains and planes convey passengers.
- Otobüs, tren ve uçaklar yolcu taşırlar.
Tom wants to move into a bigger house.
- Tom daha büyük bir eve taşınmak istiyor.
Tom's bound to need help to move into his new apartment.
- Tom, yeni dairesine taşınmak için yardım almaya mecbur.
The family moved from their native Germany to Chicago around the year 1830.
- Yaklaşık 1830 yılında, aile anayurdu Almanya'dan Şikago'ya taşındı.
Yuriko is planning to move into the furniture business.
- Yuriko, mobilya işine taşınmayı planlıyor.
I think it's time for me to move to the suburbs.
- Sanırım varoşlara taşınmamın zamanıdır.
Tom said that he wanted to move to Boston.
- Tom Boston'a taşınmak istediğini söyledi.
Small children like to be carried.
- Küçük çocuklar taşınmaktan hoşlanırlar.
Tom wants to move into a bigger house.
- Tom daha büyük bir eve taşınmak istiyor.
Tom's bound to need help to move into his new apartment.
- Tom, yeni dairesine taşınmak için yardım almaya mecbur.
She was carrying the baby on her back.
- Bebeği sırtında taşıyordu.
He was carrying an umbrella under his arm.
- O, kolunun altında bir şemsiye taşıyordu.
The office has been transferred up to the sixth floor.
- Ofis altıncı kata taşındı.
He transferred his office to Osaka.
- Ofisini Osaka'ya taşıdı.
He transferred his office to Osaka.
- Ofisini Osaka'ya taşıdı.
The office has been transferred up to the sixth floor.
- Ofis altıncı kata taşındı.
She is carrying a backpack on her back.
- O, sırtında bir sırt çantası taşıyor.
I helped carry those bags.
- Şu çantaları taşımaya yardım ettim.
Tom wanted to move to Boston.
- Tom Boston'a taşınmak istiyordu.
Few elephants would volunteer to move to Europe.
- Birkaç fil Avrupa'ya taşınmak için gönüllü olurdu.
A samurai in the Edo era carried two swords.
- Edo Döneminde bir samuray iki kılıç taşıdı.
What is learned in the cradle is carried to the tomb.
- Beşikte öğrenilen mezara kadar taşınır.
A ferry carrying hundreds of high school students sank in South Korea.
- Yüzlerce lise öğrencisini taşıyan bir feribot Güney Kore'de battı.
Tom offered to ferry us across the river in his boat.
- Tom bizi botuyla nehrin karşı tarafına taşımayı önerdi.
Tom wants to move out and find a place of his own.
- Tom taşınmak ve kendine ait bir yer bulmak istiyor.
Sami wanted to move out.
- Sami taşınmak istiyordu.
We're having a housewarming party this evening.
- Biz bu akşam yeni eve taşınma partisi veriyoruz.