taşınım

listen to the pronunciation of taşınım
التركية - الإنجليزية
(Gıda,Kimya) transportation
(Askeri) drift
(İnşaat) transport
(Gıda,Otomotiv) convection
taş
stone

That child threw a stone at the dog. - O çocuk köpeğe bir taş fırlattı.

Languages are not carved in stone. Languages live through all of us. - Diller taşa kazınmamıştır. Diller hepimizin sayesinde yaşar.

taş
rock

He threw a rock into the pond. - O, havuza bir taş attı.

Tom threw a rock at the dog. - Tom köpeğe bir taş attı.

taş
{i} dig

The prisoner of war bore himself with great dignity. - Savaş tutuklusu kendini büyük bir onurla taşıdı.

taş
playing piece, counter (used in a board game such as chess or checkers)
taş
stone, gem (in a piece of jewelry)
taş
(a) stone; (a) rock
taş
{i} flint

The landscape was cold and sharp as flint. - Peyzaj çakmak taşı kadar soğuk ve keskin.

etkin taşınım
(Biyokimya) active transport
taş
slang money, dough, rocks
taş
(Askeri) rubble stone
taş
precious stone

Tom analyzed the precious stone at his lab. - Tom Laboratuarda kıymetli taş analizi yaptı.

The diamond is a precious stone. - Elmas kıymetli bir taştır.

taş
quip
taş
piece

Hang on a minute. There's quite a few black chess pieces over there. - Biraz bekleyin. Orada fazlasıyla siyah satranç taşı var.

taş
turbulence
taş
{f} overflowing

He wasn't exactly overflowing with enthusiasm. - O tam olarak coşku nedeniyle taşan biri değildi.

The stadium was overflowing with people. - Stadyum, insanlarla taşıyordu.

taş
concretion
taş
{f} flooding

The periodic flooding of the Nile is very important to Egypt. - Nil'in periyodik taşkınları Mısır için çok önemlidir.

taş
(Askeri) rubble
taş
{f} flood

Since Tom's Tavern has started offering a delivery service too, it has been flooded with phone calls. - Tom'un tavernası da bir teslimat hizmeti sunmaya başladığından beri taverna telefon görüşmeleriyle dolup taşıyor.

The market was flooded with foreign goods. - Pazar yabancı mallarla dolup taşıyordu.

taş
{f} bubbling over
taş
brim over
taş
bubble over
taş
{f} flooded

Since Tom's Tavern has started offering a delivery service too, it has been flooded with phone calls. - Tom'un tavernası da bir teslimat hizmeti sunmaya başladığından beri taverna telefon görüşmeleriyle dolup taşıyor.

The market was flooded with foreign goods. - Pazar yabancı mallarla dolup taşıyordu.

taş
{f} brim
taş
scale
taş
{f} well over
taş
masonry
taş
{f} overflow

The stadium was overflowing with people. - Stadyum, insanlarla taşıyordu.

After the heavy rains, the river overflowed its banks. - Sağanak yağışlardan sonra, nehir kendi kıyılarının dışına taştı.

Taş
(Tıp) lapis
edilgen taşınım
(Biyokimya) passive transport
sediment taşınım miktarı
sediment transport rate
sediment taşınım ölçümü
sediment transport measurement
taş
stone, rock, made of stone or rock
taş
jibe
taş
lapidary
taş
stone; rock; precious stone; piece, man; allusion, innuendo, dig (at sb); calculus, stone
taş
gibe; allusion
taş
small stones and pebbles; jeer
taş
dig, barbed allusion
taş
gem; gravel
taş
innuendo
taş
med. stone, calculus (e.g. kidney stone, gallstone)
taş
fixed but vacant (stare)
taş
(dama) piece
taş
{i} gem

Rubies are one of most beautiful gems in the world. - Yakutlar dünyanın en güzel değerli taşlarından biridir.

At last, the gem was in his hands. - Sonunda, değerli taş onun ellerindeydi.

taş
{i} allusion
taş
stony
taş
tile
taş
brimming
taş
{i} gibe
taş
pavement
taş
{i} hit

A stone hit him on the head. - Kafasına bir taş çarptı.

A typhoon hit Tokyo on Wednesday with strong winds and heavy rains stopping public transportation. - Bir tayfun kuvvetli rüzgarlarla ve toplu taşıma araçlarını durduran şiddetli yağmurlarla çarşamba günü Tokyo'yu vurdu.

taş
{i} jeer
taş
brick
التركية - التركية

تعريف taşınım في التركية التركية القاموس.

Taş
(Osmanlı Dönemi) VAKA'
Taş
(Hukuk) SENG
Taş
(Osmanlı Dönemi) SİLAM
taş
Kimyasal veya fiziksel durumu değişiklikler gösteren, rengini içindeki maden, tuz ve oksitlerden alan sert ve katı madde
taş
Tavla pulu
taş
Yapı işlerinde kullanılmak için bu maddeden hazırlanmış malzeme: "Tophane yukarılarında taştan bir binada oturuyordu."- S. F. Abasıyanık
taş
Taştan yapılmış, taştan oluşmuş
taş
Yapı işlerinde kullanılmak için bu maddeden hazırlanmış malzeme
taş
Bazı yerlerde ve işlerde kullanılmak için bu maddeden özel olarak hazırlanmış malzeme: "Ertesi günü kaldırıp Karacaahmet'e gömdüler, bir taş diken olmadı."- M. Ş. Esendal
taş
Mücevherlerde kullanılan yüksek değerli taş
taş
Bazı kütlelerden kopan veya koparılan parça. Üstü kapalı bir biçimde söylenen iğneleyici söz, tariz
taş
Dama, domino gibi oyunlarda kullanılan metal, kemik, plastik veya tahta parçalardan her biri
taş
Mücevherlerde kullanılan yüksek değerli cevher
taş
Alaylı halk şiiri
taş
Bazı kütlelerden kopan veya koparılan parça
taş
Üstü kapalı bir biçimde söylenen iğneleyici söz, tariz
taş
Bazı organların içinde, özellikle idrar kesesi vb.nde oluşan, türlü biçim ve hacimdeki katı madde
taş
Birine dokunsun diye söylenen söz
taş
Bazı yerlerde ve işlerde kullanılmak için bu maddeden özel olarak hazırlanmış malzeme
taşınım
المفضلات