I gave the dog a bone, stopping its barking.
- Köpeğe bir kemik verdim, havlaması durdu.
Dogs often bury bones.
- Köpekler genellikle kemikleri gömerler.
Dr. Sagan suffered from a rare bone marrow disease called myelodysplasia.
- Dr. Sagan miyelodisplazi adlı ender bir kemik iliği hastalığından muzdaripti.
I am donating bone marrow.
- Kemik iliği bağışı yapıyorum.
She suffers from osteoporosis.
- O, kemik erimesinden muzdarip.
Mary suffers from osteoporosis.
- Mary kemik erimesinden acı çekiyor.