tıpkı

listen to the pronunciation of tıpkı
التركية - الإنجليزية
just as

You're just as crazy as Tom. - Tıpkı Tom gibi çılgınsın.

There is real love just as there are real ghosts; every person speaks of it, few persons have seen it. - Tıpkı gerçek hortlaklar olduğu gibi gerçek aşk vardır; her insan onun hakkında konuşur, çok az sayıda insan onu görmüştür.

for

I look for all the world like an athlete in this outfit, but the truth is I don't do any sports at all. - Bu giysinin içinde tıpkı bir sporcu gibi görünüyorum fakat gerçek şu ki hiç spor yapmam.

transcriber
one and the same
all

I look for all the world like an athlete in this outfit, but the truth is I don't do any sports at all. - Bu giysinin içinde tıpkı bir sporcu gibi görünüyorum fakat gerçek şu ki hiç spor yapmam.

You have to do it, just like we all do. - Bunu yapmak zorundasın, tıpkı hepimizin yaptığı gibi.

according
homo
express
exactly like
in exactly the same way
as is
in just the same way
identical thing: Bu gömleğin tıpkısını istiyorum. I want a shirt just like this one
same
all over
the same
just like

He looks just like his mother. - Tıpkı annesine benziyor.

It's just like walking on the moon. - Bu tıpkı ayda yürümek gibi bir şey.

selfsame
all of a piece
exactly like, just like, in just the same way, all over
spitting image: Ahmet tıpkı babası. Ahmet's the spitting image of his father
to a hair
in just the same way as, just like (someone, something): Nazife tıpkı teyzesi gibi konuşuyor. Nazife talks just like her aunt
identical
for all the world as if
homo-
self-same
be just

When I grow up, I want to be just like my father. - Büyüyünce tıpkı babam gibi olmak istiyorum.

living
ditto
tıpkı basım
facsimile
tıpkı birbirine benzer
as like as two peas
tıpkı -ğı gibi
in just the same way as
tıpkı donanım
(Bilgisayar,Teknik) hardware duplicate
tıpkı donanım
duplicate hardware
tıpkı kayıt
(Bilgisayar) duplicate record
faks/kopya/tıpkı basım
(Askeri) facsimile
istenmeyen tıpkı kayıt
duplicate record
التركية - التركية
Tıpatıp, aynı, tamamıyla
TIPKI
Tıpatıp, aynı, tamamıyla: "Saffet Hanım tıpkı kendisini görmeden tahmin etmiş olduğum gibiydi."- A. Ş. Hisar
TIPKI
Bir şeyin eşi, benzeri, aynı
tıpkı
المفضلات