I've got to skedaddle or I'll be late.
- Tüymem lâzım; yoksa geç kalacağım.
He has a hairy chest.
- Onun tüylü bir göğsü var.
When I saw the ghost, I was so frightened that my hair stood on end.
- Hayalet görünce öyle korktum ki tüylerim diken diken oldu.
I felt light as a feather.
- Kendimi tüy kadar hafif hissettim.
Tom was tarred and feathered by the crowd.
- Tom kalabalık tarafından katranla kaplandı ve tüyle kaplandı.
My down jacket kept me warm.
- Kuş tüyü ceketim beni ısıttı.
My down jacket keeps me quite warm.
- Tüy ceketim beni oldukça sıcak tutuyor.