tüketmek

listen to the pronunciation of tüketmek
التركية - الإنجليزية
use up
consume

Japan consumes a lot of paper. - Japonya, çok fazla kâğıt tüketmektedir.

exhaust
to consume, to deplete; to use up, to expend; to spend; to exhaust; to drain sb
deplete
extinguish
spend
work out
whittle off
erode
wear away
finish
wear out
eat up
dispose of
swallow up
(Hukuk) to consume
destroy
expend
(Ekonomi)to consume
to exhaust; to use up, expend; to spend
whittle away
drain
waste
eat
corrode
fresh out of
go through
(Ticaret) absorb
dry up
run out of
run out
get through
use
finish off
eat into sth
eat sth up
finish sth off
outwear
(deyim) run through
bankrupt
tüketme
{i} consuming

Consuming less fuel is better for the environment. - Daha az yakıt tüketmek çevre için daha iyidir.

Buying and consuming cannabis is prohibited by law in many countries. - Esrar satın almak ve tüketmek birçok ülkede kanunen yasaklanmıştır.

tüket
consume

I consume, therefore I am. - Tüketiyorum, öyleyse varım.

Tom consumes a lot of wine. - Tom çok şarap tüketir.

tüket
{f} sap
nefes tüketmek
waste one's breath
tüketme
annihilate
tüketme
exhaust
tüketme
exhaustion
tüketme
{i} expenditure
tüket
{f} exhausting
tüket
{f} exhausted

He exhausted all his energy. - O bütün enerjisini tüketti.

They exhausted all the resources of the country. - Onlar ülkenin tüm kaynaklarını tükettiler.

soyunu tüketmek
to consume soy
tüketme
exhausting
alkol tüketmek
consume alcohol
boşuna nefes tüketmek
to waste one's breath
nefes tüketmek
1. to talk at great length, talk until one is blue in the face. 2. to expend a lot of hot air for nothing, waste one's breath
nefes tüketmek
to waste one's breast
sabrını tüketmek
try one's patience
sabrını tüketmek
acerbate
sıfırı tüketmek
slang 1. to be left with absolutely nothing. 2. to go for broke (as a matter of necessity). 3. for one's patience to come to an end. 4. to die, croak, kick the bucket, give up the ghost
sıfırı tüketmek
a) to have no strength left b) to be down and out, to be on one's beam ends
tüketme
demolition
tüketme
depletion
yüreki tükenmek/ tüketmek
to wear oneself out (trying to explain something)
التركية - التركية
Yürüyerek aşmak, bitirmek
Güçsüzleştirmek, bezdirmek
Kullanarak, harcayarak yok etmek, bitirmek, yoğaltmak: "Titreyen elleri baş ucundaki sürahiye gide gele içindeki suyu tüketmişti."- E. E. Talu
Kullanarak, harcayarak yok etmek, bitirmek, yoğaltmak
ifna etmek
istihlak etmek
Tüketme
ifna
tüketme
Tüketmek işi
الإنجليزية - التركية

تعريف tüketmek في الإنجليزية التركية القاموس.

use kullanmak; kullanmak, suistimal etmek; kullanip bitirmek, tüketmek
kullanım tablosu
tüketmek
المفضلات