تعريف tüketici في التركية الإنجليزية القاموس.
- (Hukuk) consumer
There have been a lot of complaints from consumers that our products don't last as long as we claim.
- Ürünlerimizin iddia ettiğimiz kadar uzun ömürlü olmadığına dair tüketicilerden çok sayıda şikâyetler gelmektedir.
We consumers must buy more domestic products.
- Biz tüketiciler daha fazla yerli ürün tüketmeliyiz.
- user
- depletory
- consumer " müstehlik; consuming
- econ. consumer
- devourer
- consuming
- consumerist
- tüketici finansmanı
- consumer financing
- tüketici hakları
- Consumer rights
- Tüketici Danışma Komitesi
- (Hukuk) Consumers Consultative Committee
- Tüketici Fiyat Endeksi
- (Hukuk) (TÜFE) Consumer Price Inflation (CPI)
- tüketici bilinci
- (Hukuk) consumer awareness
- tüketici birlikleri
- (Hukuk) consumers' unions
- tüketici derneği
- consumer society
- tüketici kredisi
- (Hukuk) consumer credit, consumer loan
- tüketici kredisi
- instalment credit
- tüketici kredisi
- installment credit
- tüketici mahkemesi
- (Hukuk) consumer court
- tüketici sorunları hakem heyeti
- (Hukuk) arbitration committee for consumer problems
- tüketiciler
- consumer
We consumers must buy more domestic products.
- Biz tüketiciler daha fazla yerli ürün tüketmeliyiz.
Europeans are the world's largest consumers of alcohol.
- Avrupalılar dünyanın en büyük alkol tüketicileridir.
- tüket
- consume
Tom consumes a lot of wine.
- Tom çok şarap tüketir.
The growth of online shopping and booking has greatly improved life for the consumers.
- Online alışveriş ve rezervasyonun büyümesi tüketiciler için hayatı oldukça iyileştirdi.
- tüket
- {f} sap
- tüketiciler
- (Ticaret) consumers
The growth of online shopping and booking has greatly improved life for the consumers.
- Online alışveriş ve rezervasyonun büyümesi tüketiciler için hayatı oldukça iyileştirdi.
Europeans are the largest consumers of alcohol in the world.
- Avrupalılar dünyadaki en büyük alkol tüketicileridir.
- tüket
- {f} exhausting
- tüket
- {f} exhausted
We exhausted our funds.
- Biz para kaynağını tükettik.
They exhausted all the resources of the country.
- Onlar ülkenin tüm kaynaklarını tükettiler.
- tüketici kredisi
- consumer credit
- tüketici kredisi
- consumer loan
- akıllı tüketici
- smart consumer
- bilinçli tüketici
- concious consumer
bilinçli tüketiciler bir malın tsedamgasına bakar.
- Avrupa Tüketici Birlikleri Bürosu
- (Hukuk) European Bureau of Consumers Union
- Avrupa Tüketici Kooperatifleri Topluluğu
- (Hukuk) European Community of Consumer
- Avrupa Tüketici Örgütü
- (Hukuk) European Consumers' Organisation (BEUC)
- birincil tüketici
- (Denizbilim) primary consumer
- birincil tüketici
- (Denizbilim) first-level consumer
- nihai tüketici
- (Ticaret) final consumer
- son tüketici
- ultimate consumer
- temerrüde düşen tüketici
- (Hukuk) consumer by default
- ucuz mal satın alan tüketici
- (Ticaret) lower end of the market