tüccar

listen to the pronunciation of tüccar
التركية - الإنجليزية
{i} merchant

She married a rich merchant. - O, zengin bir tüccarla evlendi.

Mr. Brown is a wool merchant. - Bay Brown bir yün tüccarıdır.

dealer

The dealer took advantage of her ignorance and bought the picture very cheap. - Tüccar onun cehaletinden faydalandı ve resmi çok ucuz aldı.

Tom is an art dealer. - Tom bir sanat tüccarı.

trader

If you gamble on the stock market, you are an investor... If you gamble on the derivatives market, you are a trader... If you gamble at the casino, you are a loser... Morality? - Borsada kumar oynarsan bir yatırımcısındır... Türev piyasada kumar oynarsan bir tüccar ... Kumarhanede kumar oynarsan bir kaybedensindir ... Ahlak ?

The older brother became a successful trader. - Büyük erkek kardeş başarılı bir tüccar oldu.

tradesman
merchant, trader, dealer (in sth)
commercial man
monger
deal

The dealer took advantage of her ignorance and bought the picture very cheap. - Tüccar onun cehaletinden faydalandı ve resmi çok ucuz aldı.

Tom is an art dealer. - Tom bir sanat tüccarı.

tüccar kadın
feme trader
tüccar loncası
hanse
tüccar terzi
merchant tailor
toptan mal satan tüccar
jobber
eski japonya'da tüccar sınıfı
the old merchant class in Japan
hristiyan tüccar
christians merchant
hileci tüccar
wheeler dealer
hintli tüccar
banian
yetkisiz tüccar
interloper
zengin tüccar
merchant prince
التركية - التركية
(Osmanlı Dönemi) (Tâcir. C.) Tacirler, satıcılar. Ticaret yapanlar
Ticaret yapan, ticaretle uğraşan kimse, tacir
Ticaret yapan, ticaretle uğraşan kimse, tacir: "Ova köylerinde sözü geçen bir koyun tüccarı ile orada buluşacaktı."- T. Buğra
bezirgan
tüccar
المفضلات