Onun senkronizasyon hızı arzulanan bir şey bırakmadı.
- His synchronizing rate left nothing to be desired.
Kız kardeşler birbirleriyle ahenk içerisinde yaşadı.
- The sisters lived in harmony with each other.
Birbirleriyle mükemmel bir uyum içinde çalıştılar.
- They worked in perfect harmony with each other.
Aralarında bir uyum hüküm sürdü.
- A harmony prevailed among them.
Beşinci Harmoni inanılmaz bir kız grubudur.
- Fifth Harmony is an amazing girl group.
There was a great scandal when it was discovered the singer had been only lip-syncing.
... And it's able to keep all the different devices in sync ...