Ben nehri görmeye gittim, onu büyük ölçüde şişmiş buldum.
- I went to see the river, which I found greatly swollen.
Ayakkabıların çok küçük olduğu için ayakların şişmiş.
- Your feet are swollen because your shoes are too small.
Her iki ayağım da şişmiş.
- Both my feet are swollen.
Onun gözü şişmişti ve burnu kanıyordu.
- His eye was swollen and his nose was bleeding.
Tom bileğini burktu ve o şişti.
- Tom twisted his ankle and it swelled up.
Şişmeyi engellemek için ayak bileğine bir buz torbası koymalısın.
- You should put an ice pack on your ankle to keep the swelling down.
Sen züppe bir adamsın, Tom.
- You're a swell guy, Tom.
Şık olduğunu düşünüyorum.
- I think you're swell.
Şişmeyi engellemek için ayak bileğine biraz buz koy.
- Put some ice on your ankle to keep the swelling down.
Şişmeyi engellemek için ayak bileğine bir buz torbası koymalısın.
- You should put an ice pack on your ankle to keep the swelling down.
I ate until my belly was swole.