Kahvemi üstünde bol köpüklü severim.
- I like my coffee with lots of foam on the top.
Tepenin üstünde durdu.
- They stood on the top of the hill.
Dağın tepesinde bir kule vardı.
- There was a tower on the top of the mountain.
Orada yüksek bir dağın tepesinde kendilerine ait küçük bir kasaba inşa ettiler ve huzur içinde yaşadılar.
- There on the top of a high mountain they built a small town of their own and lived in peace.