O pisliğe küfür ediyorum!
- I am swearing at that jerk!
Küfürsüz bir Rus konuşması bir rapor haline dönüşür.
- Russian speech without swearing turns into a report.
Tom küfretmeye başladı.
- Tom started swearing.
Lütfen küfretmeyi bırak.
- Stop swearing, please.
Beş yabancı dil biliyor ama küfür etmek istediği zaman kendi ana dilinde konuşuyor.
- She knows five languages, but when she wants to swear, she does so in her maternal language.
Küfür etmek ağrıyı hafifletir.
- Swearing relieves the pain.
Beş yabancı dil biliyor ama yemin etmek istediği zaman kendi ana dilinde konuşuyor.
- She knows five languages, but when she wants to swear, she does so in her maternal language.
Bir polise küfür edemem.
- I cannot swear at a policeman.
Tom her ne zaman küfür etse, genellikle Fransızcamı bağışlayın diyor.
- Tom usually says Pardon my French whenever he swears.
Tom, Mary'ye anlatmayacağıma yemin ettirdi.
- Tom made me swear not to tell Mary.
Sözünü tutacağına yemin etmelisin.
- You must swear to keep your promise.