suyu

listen to the pronunciation of suyu
التركية - الإنجليزية

تعريف suyu في التركية الإنجليزية القاموس.

meyve suyu
juice

Do you want fruit juice? - Meyve suyu ister misin?

I prefer milk to juice. - Sütü meyve suyuna tercih ederim.

et suyu
broth

Would you like some broth? - Biraz et suyu ister misin?

While broth boils, friendship blooms. - Et suyu kaynarken dostluk çiçek açar.

içme suyu
drinking water

Dirty drinking water can cause sickness. - Kirli içme suyu hastalığa neden olabilir.

Tom filled the bottle with drinking water. - Tom şişeyi içme suyuyla doldurdu.

su
water
lağım suyu
sewage
suyu atmak
(Askeri) drain
suyu iten
(İnşaat) hydrophobic
suyu seven
(Gıda) hydrophilic
suyu emmek
to absorb water
suyu çekilmek
drain
suyu çekmek
to take water
suyu açmak
turn on the water
suyu açmak
turn on the tap
suyu baştan/başından kesmek
to tackle a problem at its root
suyu boşaltma kabı
bailer
suyu bulandırmak
to throw a monkey wrench into something that's going well
suyu düzgün kereste
(Marangozluk,Teknik) straight-grained timber
suyu görmeden paçaları sıvamak
to count one's chickens before they're hatched
suyu kesilmiş değirmene dönmek
(for a place) to get quiet, for all noise (in a place) to cease
suyu kesiyor. It's so blunt it won't cut anything
(said of a knife)
suyu kesmek
cut off the water
suyu kesmek
cut the water
suyu tutan
retentive
suyu tutan toprak
retentive soil
suyu çekilmiş değirmene dönmek 1
(for a place) to become as silent as a tomb, become like a morgue. 2. to become completely useless
sulama suyu akımı
irrigation stream
sulama suyu gereksinimi
irrigation water requirement
sulama suyu ihtiyacı
irrigation water requirement
sulama suyu ücreti
irrigation water charges
su
water; juice; sap; broth; stream, brook; aquatic
çamaşır suyu
bleach

Don't mix ammonia and bleach together. - Amonyak ve çamaşır suyunu birlikte karıştırma.

It smells like bleach. - Bu, çamaşır suyu gibi kokuyor.

su
aqua
banyo suyu
bath
elma suyu
cider

Would you like some cider? - Biraz elma suyu ister misiniz?

su
{s} aqueous
su
utilities
çubukla yeraltı suyu arayan kimse
dowser
besi suyu
(Botanik, Bitkibilim) sap
bitki suyu
juice
deniz suyu
raw water
deniz suyu
thalasso
et suyu
(Gıda) juice
et suyu
(Gıda) beef broth
et suyu
(Gıda) consome
et suyu
(Gıda) beef broth stock
et suyu kazanı
(Gıda) stockpot
et suyu konsome
(Gıda) clear soup
et suyu çorbası
(Gıda) clear soup
et suyu çorbası
(Gıda) consomme
gelgit suyu
tidal water
gemi suyu
(Askeri) bilge
kanalizasyon suyu
sewage
karma suyu
(İnşaat) mixing water
kaynak suyu
mineral water
kenar suyu
edging
kuyu (yeraltı suyu)
(Coğrafya) well
kuyu suyu
brackish water
maden suyu
soda water
meyve suyu
(Gıda) fruit

Would you like some fruit juice? - Biraz meyve suyu ister misin?

Do you want fruit juice? - Meyve suyu ister misin?

meyve-sebze suyu
(Gıda) juice
peynir altı suyu tozu
whey powder
proses suyu
process water
sebze suyu
juice
su
vein
su
brook
su
stream
su
broth
su
{i} bourn
su
fluid
su
streak
su
port
sızıntı suyu
(İnşaat) leachate
taban suyu
groundwater
taban suyu
underground water
tavuk suyu çorbası
(Gıda) chicken broth soup
toprak suyu
(Tarım) groundwater
zemin suyu
ground water
zemzem suyu
zam-zam water
çiçek suyu
(Botanik, Bitkibilim) neroli
meyve suyu
squash
su
impervious
su
head
su
eau
Afiyet olsun demekle deniz suyu içilmez
(Atasözü) Compliments do not succeed in all cases
besleme suyu tankı
feedwater tank
bulaşık suyu
dishwater

This coffee tastes like dishwater. - Bu kahvenin tadı bulaşık suyu gibi.

Tom put the dishes in the dishwater. - Tom bulaşıkları bulaşık suyuna koydu.

deniz suyu arıtma tesisi
desalination plant
deniz suyu sıcaklığı
sea water temperature
henüz mayalanmamış üzüm suyu
yet unfermented grape juice
iç sürdürücü bir maden suyu
mineral water into a maintainer
katma suyu
(Mühendislik) make up water
kazan suyu
(Mühendislik) boiler water
koruk suyu
verjuice
maden suyu
n. table water, mineral water, Seltzer, seltzer water
meyve suyu
Fruit juice

Would you like some fruit juice? - Biraz meyve suyu ister misin?

What kind of fruit juice do you have? - Ne tür meyve suyun var?

ongun besi suyu
flourishing feed water
peynir altı suyu
(Gıda) Whey

The workers flip the curds to drain excess whey.

soğutma suyu
COOLING WATER
su
by water
su
of water
yemeğin suyu
water dish
çamaşir suyu
bleach
şalgam suyu
Turnip juice
altın suyu
altınsuyu
ağzının suyu akmak
lick one's chops
besleme suyu
feed water
bulaşık suyu
swill
bulaşık suyu gibi
(tasting or looking) like dishwater
demir suyu
(Endüstri) water for tempering iron
değirmen suyu
mill stream
değirmenin suyu nereden geliyor
(Konuşma Dili) Where does the expense come from?/Who pays for it?
durulama suyu
rinsings
dümen suyu
wash
dümen suyu
track
elma suyu
apple juice
elma suyu konsantresi
(Gıda) concentrated apple juice
erime suyu
meltwater
et suyu
consomme
et suyu
stock
et suyu tableti
(Gıda) bouillon cube
greyfurt suyu
grapefruit juice
hendek suyu
ditch water
imam suyu
slang raki
intercooler soğutma suyu
(Otomotiv) intercooler collant
içecek suyu olmak
to be fated to go to (a place)
içme suyu
drinking water, potable water
içme suyu ile geçen
waterborne
kanalizasyon suyu ile besleme
sewage recharge
kazan besleme suyu
boiler feeding water
kent suyu
municipal water
kesilmiş sütün suyu
whey

It's neither milk nor whey. - Bu ne süt ne de kesilmiş sütün suyu.

kireç suyu
lime water
koruk suyu verjuice
the juice of unripe grapes
kral suyu
aqua regia
kulakına kar suyu kaçmak
to hear some disquieting news
kullanma suyu
(Hukuk) utility water
kuyruk suyu
tail water
kuyruk suyu
after-bay
kızılcık suyu
(Gıda) cornelian cherry juice
lağım suyu
sewerage
lehim suyu
chlorate of zinc
lâğım suyu ile sulanan çiftlik
sewage farm
maden suyu
table water
mide suyu
gastric juice
pınar suyu
spring water
sanayi suyu
process water
sebzeli ve arpalı et suyu
scotch broth
su
embroidery running pattern. (...)
su
hydro
su
adam's ale
su
bourne
su
sap
su
juice
su
body of water; stream; river; lake; sea
su
hydric oxide
su
temper (of steel)
su
broth; gravy
su
aquatic
su
delict
su
flood
su
sudden
su
wet
su
criminality
su
watercourse
süzme et suyu
clear soup
taze sıkılmış meyve suyu
fresh-squeezed fruit juice
tekila ve domates suyu kokteyli
Bloody Maria
testiyi kıran da bir, suyu getiren de
(Atasözü) The deserving are being treated just the same as the undeserving
yüzey suyu
surface water
yıkama suyu kanalı
sluice
zemin suyu
groundwater
çirkef suyu
filthy water, foul water
üzüm suyu
grape juice

That isn't wine. It's grape juice. - O şarap sadece üzüm suyu.

Tom bought three bottles of grape juice. - Tom üç şişe üzüm suyu aldı.

ıhlamur suyu
tisane
şehir suyu
company's water
şişe suyu
table water
الإنجليزية - الإنجليزية

تعريف suyu في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.

SU
State University
SU
Seattle University
SU
Sabancı University
SU
Shippensburg University
SU
Stanford University
SU
South University
SU
In algebra, special unitary group
SU
Salisbury University
SU
Sofia University
SU
Stellenbosch University
SU
Seton Hall University
SU
Silpakorn University
SU
Student Union
SU
Silliman University
SU
Syracuse University
SU
Statistical Unit
SU
Stockholm University
SU
North Sumatra, a province of Indonesia
Su
A diminutive of the female given name Susan and of its variant forms

I am sure nobody would mind, said Susan; it isn't as if we wanted to take them out of the house; we shan't take them even out of the wardrobe. I never thought of that, Su, said Peter.

su
Kan su Chiang su Su Song Su Sung Wu su li Chiang
Su
summer
su
become super-user or another user
su
Special Unitary group of n x n matrices
su
Supply Unit The Supply Unit is used to denote the unit of sale from a warehouse or purchasing to the end user It is analogous to the Stock Keeping Unit associated with the product When a user orders 100 of product X, the Supply Unit denotes whether they receive Eaches, Cases, Boxes, etc
su
abbr Signaling Unit
su
FFEL Stafford Unsubsidized
su
Service Unit
su
the building letter code for the Surge Research Building, 90 Medical Center Way, San Francisco
su
Status uncertain, often because of low search effort or cryptic nature of the element
su
The 3-dimensional Lie group of 2 x 2 unitary matrices; the most common Lie group in mathematics and physics after the circle
su
さがす saga-sanai saga-shita saga-sanakatta
su
his, her, your, their, its • our • my Answerhis, her, your, their, its
su
(switch users) A UNIX utility for temporarily switching users during a session Requires a password
su
(Single-unit Company) Companies in the economic censuses in which the establishment and the company are one and the same See also MU (Multi-unit)
su
situational understanding
su
Abbreviated form of Skinner Union, supplier of carburettors on six-cylinder Land-Rovers
su
Subscriber Unit (Hi-FOCuS ATU-R)
su
Service User The end user at the customer premises
su
Signals Unit
su
rice vinegar
su
switch user
su
A command that substitutes another user's login for that of the user who invoked the command, logging in the invoking user under the substituted login The invoking user must know the login password for the user whose login is being substituted If no other user's login is specified, the command substitutes the root login
su
sites in the ex-Soviet Union (see kremvax)
التركية - التركية

تعريف suyu في التركية التركية القاموس.

su
Sutaşı
cam suyu
Potas veya sodanın kuvars ile eritilmesinden elde edilen, ağacın böceklere ve ateşe direncini artıran renksiz sıvı
kral suyu
Asitlerin az etki ettiği ya da etki etmediği altın ve platin gibi metallerle tepkimeye girebilen kuvvetli bir asit çözeltisi. Hidroklorik asit ve Nitrik asitin 3: 1 oranında göre karıştırılmasıyla oluşur. İlk defa Ebu Musa Câbir bin Hayyam tarafından bulunduğu tahmin edilmektedir
kulağına kar suyu kaçmak
(deyim) Huzurunu rahatını kaçıran bir haber işitmek
şalgam suyu
Şalgam suyu Turpgiller (Brassicaceae) familyasına ait bir bitki olan Şalgam bitkisinden (Brassica rape) yapılan Çukurova'ya özgü bir içecektir. Kırmızı renkli, bulanık görünüşlü ve ekşimsidir. Acılı ve acısız çeşitleri mevcuttur
SU
(Osmanlı Dönemi) (Y) f. Cihet, yön, taraf. Semt. Yan
Su
ma
Su
ab
Su
(Osmanlı Dönemi) SİLAM
altın suyu
Bir kısım konsantre nitrik asit ile üç veya dört kısım konsantre hidroklorik asitten oluşmuş, özellikle platin ve altın gibi metalleri çözmekte kullanılan bir karışım
amnios suyu
Döl kesesini dolduran ve cenini içinde bulunduran sıvı, çağnak
arpa suyu
Bira
bulaşık suyu
Bulaşıkları yıkamak için kullanılan su
elma suyu
Elmadan çıkarılan meyve suyu
er suyu
Atmık, meni
et suyu
İçinde et kaynatılmış su
imam suyu
Rakı
kaynak suyu
Kaynağın veya gözenin başında alınan su
kireç suyu
İçinde erimiş bir durumda kireç bulunan su
nane suyu
İçinde nane ruhu eritilmiş su
su
bakınız: sutaşı
su
Bu sıvıdan oluşan kitle, deniz, akarsu: "Koltuğuna oturdu, Haliç'in bulanık sularına daldı."- F. R. Atay
su
Sakaların ünlü destanı
su
Halk kuyu suyu içmek mecburiyetinde..."- R. N. Güntekin
su
Kenarlara koşut olarak yapılan süs
su
Meyve, sebze gibi şeylerin sıkılmasıyla elde edilen sıvı
su
Mendil ve peçetelerde kenara yapılan işleme
su
Sütten yapılan çinliler'e has bir içecek
su
Yön, taraf, cihat, yan
su
drojenle oksijenden oluşan, oda sıcaklığında sıvı durumunda bulunan, renksiz, kokusuz, tatsız madde, ab: "Dere suyu tekmil çamur
su
Bu sıvıdan oluşan kitle, deniz, akarsu
su
(kural dışı olarak, isim tamlamalarında belirten durumunda iken suyun ve belirtilen durumunda iken suyu biçimini alır). Hidrojenle oksijenden oluşan, oda sıcaklığında sıvı durumunda bulunan, renksiz, kokusuz, tatsız madde
su
Bazı kokulu yaprak veya çiçekler imbikten çekilerek elde edilen kokulu sıvı
su
Yıkamak sözü ile bir su yıkamak, iki su yıkamak biçiminde kullanılarak "kez" anlamına gelir
su
Kez. Demir araçları ateşte kızdırdıktan sonra, suya daldırılarak sağlanılan sertlik
su
Demir araçları ateşte kızdırdıktan sonra, suya daldırılarak sağlanılan sertlik
su
Gözümde bir damla -- deniz olup taşıyor (ö.B. Uşaklı)
su
Kenar süsü
su
Yemeğin sulu bölümü
su
Yemeğin sulu bölümü: "Belki de iki bardak turşu suyu içecek."- S. F. Abasıyanık
su
(Osmanlı Dönemi)
الإنجليزية - التركية

تعريف suyu في الإنجليزية التركية القاموس.

SU
(Askeri) arama birliği (search unit)
suyu
المفضلات