Senin lisansın hala askıda, değil mi?
- Your license is still suspended, isn't it?
Benim lisansım hâlâ askıda.
- My license is still suspended.
Lamba bir ağacın dalından askıya alındı .
- The lamp was suspended from the branch of a tree.
Bir müddet sonra Twitter hesabımın askıya alındığını gördüm.
- I saw my Twitter account suspended after a while.
Dünya sadece uzayda asılı duran bir küredir.
- The earth is just a sphere suspended in space.
Yüksek düzeydekilerin emirlerine itaat ederken zihinsel gücüm askıya alınmış canlandırmada kaldı. Bu, orduda herkeste karakteristiktir.
- My mental faculties remained in suspended animation while I obeyed the orders of the higher-ups. This is typical with everyone in the military.
Kazaya neden olan sürücü, askıya alınmış bir ehliyetle araba kullanıyordu.
- The driver who caused the accident was driving with a suspended license.
Tom'a altı ay ertelenmiş hapis cezası verildi.
- Tom was given a six-month suspended sentence.
Dairemde asma tavan var.
- My apartment has a suspended ceiling.
Ben düşmanlarımı kendilerini asmaktan asla engellemem.
- I never prevent my enemies from hanging themselves.
Babil, asma bahçeleriyle ünlüydü.
- Babylon was famous for its hanging gardens.
Kendisini asarak intihar etti.
- He committed suicide by hanging himself.
Tom kendini asarak intihar etti.
- Tom committed suicide by hanging himself.
Lamba bir ağacın dalından askıya alındı .
- The lamp was suspended from the branch of a tree.
Bir müddet sonra Twitter hesabımın askıya alındığını gördüm.
- I saw my Twitter account suspended after a while.
Tavandan sarkan güzel bir avize vardı.
- There was a beautiful chandelier hanging from the ceiling.
Tom Mary'nin duvarında asılı resimlere bakmaktan hoşlandı.
- Tom enjoyed looking at the paintings hanging on Mary's wall.
Masanın üzerinde asılı bir lamba vardı.
- There was a lamp hanging above the table.