Trafik kazalarında ölen insan sayısı şaşırtıcıdır.
- The number of people who die in traffic accidents is surprising.
Onun düğünü hakkında bir şey duymamış olman şaşırtıcı.
- It's surprising that you haven't heard anything about her wedding.
Birden aklıma ona sürpriz yapma fikri geldi.
- The idea of surprising her suddenly crossed my mind.
Şimdi bu sürpriz değil.
- That's not surprising nowadays.
Onun düğünü hakkında bir şey duymamış olman şaşırtıcı.
- It's surprising that you haven't heard anything about her wedding.
Onun istifa etmesi şaşırtıcı değildir.
- It is not surprising that he resigned.
Ne güzel bir sürpriz!
- What a nice surprise!
Seni burada görmek ne hoş sürpriz!
- What a pleasant surprise to see you here!
Onu şaşırtmak istedim.
- I wanted to surprise him.
Onları şaşırtmak istedim.
- I wanted to surprise them.
Tom şaşkınlıktan yakalandı.
- Tom was caught by surprise.
O, şaşkınlıkla bana baktı.
- He looked at me in surprise.
Tom Mary'ye sürpriz yapmak istedi.
- Tom wanted to surprise Mary.
Ona sürpriz yapmak istiyorum.
- I want to surprise him.
Ne beklenmedik bir sürpriz!
- What an unexpected surprise!
Sizden bir hediye almak beklenmedik bir sürprizdi.
- Receiving a gift from you was an unexpected surprise.
Tom tamamen hayret etmiş değildi.
- Tom wasn't totally surprised.
Sana hayret ediyorum.
- I'm surprised at you.
Yurtdışında okuma kararım ebeveynlerimi şaşırttı.
- My decision to study abroad surprised my parents.
Hapishane gardiyanının bir kadın olduğunu görmek çoğu insanı şaşırtır.
- It surprises most people to find out that the prison warden is a woman.
Ordumuz kırallığa baskın yaptı.
- Our army took the kingdom by surprise.
A surprising number of people attended the rally.
The surprise attack was devastating.
Imagine my surprise on learning I owed twice as much as I thought I did.
He doesn't surprise easily.
It surprises me that I owe twice as much as I thought I did.
... we'll need the help of a very surprising creature. ...
... can be seen in surprising ways. ...