Ne güzel bir sürpriz!
- What a lovely surprise!
O, gerçeği öğrendiğinde, ona büyük sürpriz oldu.
- Great was her surprise when she knew the fact.
Tom'u şaşırtmak zordur.
- It's hard to surprise Tom.
Seni şaşırtmak istemedim.
- I didn't want to surprise you.
O, şaşkınlıkla bana baktı.
- He looked at me in surprise.
Tom şaşkınlıktan yakalandı.
- Tom was caught by surprise.
Ona sürpriz yapmak istiyorum.
- I want to surprise him.
Tom Mary'ye sürpriz yapmak istedi.
- Tom wanted to surprise Mary.
Bu beklenmedik bir sürpriz.
- This is an unexpected surprise.
Ne beklenmedik bir sürpriz!
- What an unexpected surprise!
Tom tamamen hayret etmiş değildi.
- Tom wasn't totally surprised.
Tom herhangi biri kadar hayret etti.
- Tom was as surprised as anyone.
Yurtdışında okuma kararım ebeveynlerimi şaşırttı.
- My decision to study abroad surprised my parents.
Haber onu, beni şaşırttığı kadar, çok şaşırttı.
- The news surprised him as much as it did me.
Ordumuz kırallığa baskın yaptı.
- Our army took the kingdom by surprise.
The surprise attack was devastating.
Imagine my surprise on learning I owed twice as much as I thought I did.
He doesn't surprise easily.
It surprises me that I owe twice as much as I thought I did.
... It's no surprise to many of you that Judas is a man of the ...