تعريف supply في الإنجليزية التركية القاموس.
- tedarik etmek
- sağlamak
Onlar teröristlere silah sağlamakla suçlandılar.
- They were accused of supplying arms to terrorists.
- tedarik
Grant, iki şehir arasındaki tedarik hatlarını kesmek istiyordu.
- Grant wanted to cut the supply lines between the two cities.
Tom ve Mary tedarik dolabında seks yaptı.
- Tom and Mary had sex in the supply closet.
- ikmal
Birlik ordusunun ikmal hatları kuzey tarafındaydı.
- The Union army's supply lines were on the north side.
Hiç kimse böylesine büyük bir şehri asla havadan ikmal etmeye çalışmamıştı.
- No one had ever tried to supply such a large city by air.
- {i} arz
Fiyatlar arz ve talebe bağlıdır.
- Prices depend on supply and demand.
Son zamanlarda bu ürün için talep arzdan daha hızlı artmıştır.
- Recently the demand for this product has increased faster than the supply.
- {i} miktar
Yemekler arasında genellikle bol miktarda şekerleme, dondurma, patlamış mısır ve meyve yiyebiliyor.
- Between meals, he usually manages to stow away a generous supply of candy, ice cream, popcorn and fruit.
Bol miktarda suyumuz var.
- We have a plentiful supply of water.
- besleme
- karşılayan
- arz,v.sağla: n.tedarik
- tedarik eden
- sağlayan
- (Ticaret) işletme malzemesi
- başkasının yerine bakan
- donatmak
- mahrum etmemek
- teçhiz etmek
- vermek
- mevcut
- sağlama jüyesi
- {f} sağla
En kısa sürede bana bu bilgiyi sağlayın.
- Supply me with this information as soon as possible.
İnekler bize süt sağlar.
- Cows supply us with milk.
- verilmesi gerekli oran
- sağlanması gerekli miktar
- temin
Biz içecek suyun temini için nehre bağlıyız.
- We depend upon the river for the supply of water to drink.
Japonya, petrol temini için Arap ülkeleri bağlıdır.
- Japan depends on the Arab countries for its oil supply.
- stok miktar
- vekil
- {i} ödenek
- {i} levazım
- {f} with (birinin ihtiyacını) karşılamak; (bir şeyi) bulup (müşteriye) ulaştırmak: He supplies us with tobacco. Tütün ihtiyacımızı karşılıyor
- bir makamı işgal etmek
- {i} sunu
- (Nükleer Bilimler) kaynak,arz, taahhüt
- {i} verme
İnternet'te hiçbir siteye gerçek adımı vermem.
- I don't supply my real name to any site on the Internet.
Hiçbir İnternet sitesine gerçek adımı vermem.
- I don't supply my real name to any Internet site.
- {f} karşılamak
- gereç
- malzeme
- {f} gidermek
- elastik olarak
- {i} yerine geçen kimse
- {i} ikmal malzemesi
- {i} karşılama
- (Askeri) İKMAL: İkmal maddelerinin cins ve miktarlarının belirlenmesi dahil, tedariki, dağıtımı, depo bakımı ve muhafazası
- {i} sağlama
Onlar teröristlere silah sağlamakla suçlandılar.
- They were accused of supplying arms to terrorists.
- esnek olarak
- uysalca
- {i} bütçe
- uyumlu biçimde
- tatmin etmek
- (fiil) karşılamak, sağlamak, gidermek, ihtiyacı karşılamak, tedarik etmek, temin etmek, yerini doldurmak
- teslim etmek
- tamamlamak
- temin sağlama
- stok
- beslemek
- temin etme
- ayarlamak
- sunum
- kaynak
Hiçbir kaynak sınırsız değildir.
- No supply is unlimited.
- temin etmek
- sağlanmak
- erzak
- yerini doldurmak
- (Hukuk) sağlanım
- takviye
- provisions
- erzak
Denizde geçirecekleri üç yıl için yeteri kadar erzak aldılar.
- They took enough provisions for three years at sea.
- supplier
- (Pazarlama) tedarikçi
Leyla bir tedarikçiyle olan acı bir hukuki ihtilaf sonrasında şirketini kaybetti.
- Layla lost her company after a bitter legal dispute with a supplier.
Tedarikçi firmamı değiştirmeyi düşünüyorum.
- I'm thinking about changing my supplier.
- supply the place of
- yerini doldurmak
- supply aid
- yardım sağlamak
- supply air
- üfleme havası
- supply air
- besleme havası
- supply boat
- (Ticaret) ikmal gemisi
- supply cable
- besleme kablosu
- supply cable
- besleme kablo
- supply costs
- (Politika, Siyaset) tedarik maliyetleri
- supply fluid
- (Askeri) besleme yağı
- supply fluid
- (Askeri) besleme sıvısı
- supply grille
- dağıtıcı menfez
- supply of labour
- (Politika, Siyaset) işgücü arzı
- supply pipe
- isale hattı
- supply point
- (Askeri) ikmal noktası
- supply pump
- (Otomotiv) besleme pompası
- supply riser
- besleme düşey hattı
- supply road
- (Askeri) ikmal yolu
- supply train
- (Askeri) ikmal treni
- supply train
- (Askeri) ikmal kolu
- supply vessel
- (Askeri) ikmal gemisi
- supply water
- su sağlamak
- supply with
- ihtiyacını karşılamak
- supply with
- vermek
- supply with
- sağlamak
- supply and demand
- sunu ve istem
- supply and demand
- arz ve talep
- supply canal
- iletim arnası
- supply pipe
- besleme borusu
- supply with
- sağla
- supply agreement
- Mal tedarik anlaşması, tedarik anlaşması
- supply air
- Taze hava, sirkülasyon havası yada transfer havasının herhangi bileşimi biçiminde mekanik yada doğal havalandırma yoluyla bir mahalle verilen hava
- supply boat
- İkmâl gemisi
- supply canal
- iletim kanalı
- supply chain
- Tedarik zinciri
- supply chain management
- Tedarik zincir idaresi
- supply chain management
- (İmalat) Tedarik Zinciri Yönetimi
- supply chain scope
- tedarik zinciri kapsamı
- supply contract
- tedarik sözleşmesi
- supply current
- besleme akımı
- supply demand
- Arz - talep (dengesi)
- supply engineering
- tedarik mühendislik
- supply mains
- besleme şebekesine
- supply price
- arz fiyatı
- supply reel
- kaynağı reel
- supply shock
- (Ekonomi) Arz şoku
- supply side
- arz
- supply teacher
- tedarik öğretmen
- supply the demand
- talep arz
- supply vessel
- İkmâl gemisi
- supply vessel
- (Denizcilik) İKMAL GEMİSİ, İKMAL İŞLERİNDE KULLANILAN GEMİ
- supply-chain
- tedarik zinciri
- Supply card
- (Tekstil) Besleme kartı
- Supply module
- (Tekstil) Besleme modülü
- Supply system
- (Tekstil) Besleme donanımı
- Supply voltage
- (Tekstil) Besleme voltajı
- supply a want
- isteği karşılamak
- supply a want
- isteği yerine getirmek
- supply and demand
- ekon. arz ve talep, sunu ve istem
- supply and evacuation officer
- (Askeri) İKMAL VE TAHLİYE SUBAYI: Bak. "supply officer"
- supply and evacuation section
- (Askeri) İKMAL VE TAHLİYE KISMI, IV NCÜ KISIM, S4: Aynı hizmeti, tugay hariç, daha küçük karargahlarda gören karargah tali bölümü
- supply arms and services
- (Askeri) TEKNİK HİZMETLER: Bak. "Service"
- supply base
- ikmal üssü
- supply bulletin
- (Askeri) İKMAL BÜLTENİ: Bak. "bulletin"
- supply by air
- (Askeri) hava yoluyla ikmal
- supply by air
- (Askeri) HAVADAN İKMAL, HAVA YOLUYLA İKMAL: Bak. "air drop" ve "air movement"
- supply by requisition
- (Askeri) İSTEK ÜZERİNE İKMAL: Birlik, müessese veya kuvvetlerin ihtiyaçlarını karşılamak için lüzumlu bütün ikmal maddelerini, yapılan isteklere ikmal etme sistemi
- supply catalogue
- (Askeri) İKMAL KATALOGU: Ordu donatım sınıfından başka bütün teknik sınıflar tarafından çıkarılan ve bu sınıflara ait ikmal maddelerinin resmi isimleri ile stok ve tanıtma numaralarını ihtiva eden liste halindeki yayın
- supply categories
- (Askeri) İKMAL KATEGORİLERİ: Bak. "depot supply", "field supply", ve "organizational supply"
- supply control
- (Askeri) İKMAL KONTROLU: Bir ikmal maddesinin talep, kabul, depolama, stok kontrolu, nakliye, tertip, tanımlama ve muhasebe dahil olmak üzere ikmal sistemi içinde kontrol edilmesi işlemi
- supply control point
- (Askeri) İKMAL KONTROL NOKTASI: Muhabere unsurlarının lojistik desteğini düzenlemek, çabuklaştırmak ve özellikle, muharebe esnasında yeniden ikmal (resupply) yapmak üzere, ana ikmal yolları (main supply route) üzerine kurulan kontrol faaliyet tesisi. Tümen seviyesinde buna (Division Supply Point) denir
- supply craft
- (Askeri) DENİZ DESTEK ARACI: Düşman tarafından tutulan kıyılara karşı yapılan taarruzda ve taarruzun devamı sırasında roket, havan ve otomatik silahları denizden ve yakın mesafeden karaya karşı kullanmak suretiyle bu hareketi destekleyen deniz aracı
- supply craft
- (Askeri) deniz destek aracı
- supply credit
- (Askeri) ikmal kredisi
- supply credit
- (Askeri) İKMAL KREDİSİ: Bir birlik komutanının müracaatına bağlı olarak ve doldurulacak istek belgeleri karşılığında, bir birliğe belirli miktarda ikmal maddesi, hizmet veya personelin, belirli bir süre için tahsisi
- supply depot
- ikmal deposu
- supply directive
- (Askeri) İKMAL DİREKTİFİ: İhtiyaç sahiplerine, kendileri tarafından istekte bulunulmasına lüzum kalmaksızın, malzeme sevkıyatının yapılması için, manajmanın, direkt olarak ilgili ve sorumlu olduğu ikmal dağıtım sistemleri dahilindeki sorumlu faaliyet merkezlerine, yetki dahilinde yaptığı istekler
- supply division
- (Askeri) LOJİSTİK BAŞKANLIĞI: Kara Kuvvetleri Karargahı'nda, Kara Ordusunun ikmal işleriyle ilgili daire
- supply dump
- (Askeri) GEÇİCİ İKMAL DEPOSU: İkmal maddelerinin kısa bir süre için boşaltılıp depo edildiği yer
- supply dump
- (Askeri) geçici ikmal deposu
- supply economy
- (Askeri) İKMAL EKONOMİSİ: Malzemenin Silahlı Kuvvetlerdeki her şahıs tarafından korunması. Bu iş; bir ihtiyat haline gelinceye kadar eğitim ve tatbikat ile geliştirilir. İkmal ekonomisi; yiyecek, yakacak, giyecek, silah, ulaştırma araçları ve diğer bütün malzemenin muhafazası, bakımı, korunması, onarımı ve HEK mal olarak istifade edilmesi suretiyle yapılır
- supply establishment
- (Askeri) İKMAL MÜESSESELERİ: Ordu birliklerinin muhtaç olduğu harp malzemesi ile ikmal maddelerini temin eden arsenal, fabrika, depo veya diğer az veya çok devamlı müesseseler. SUPPLY FROM STOCK IN HAND OR DUE-IN: MEVCUT VEYA GELECEK STOKTAN İKMAL
- supply line
- (İnşaat,Teknik) besleme kolonu
- supply line
- (Askeri) ikmal hattı
- supply line
- (Tekstil) besleme hattı
- supply lines
- ikmal hatları
- supply management
- (Askeri) İKMAL MANAJMANI: Bak. "inventory control"
- supply manifest
- (Askeri) İKMAL MANİFESTOSU: İkmal makamları için gerekli bilgileri ihtiva eden deniz sevkiyat belgeleri. Ayrıca bakınız: "cargo manifest", "cargo manifest recapitulation", "cargo manifest summary", "cargo outturn message", "cargo outturn report", "cargo stowage plan", "transportation control and movement document", "transportation manifest", "water cargo documentation"
- supply manuals
- (Askeri) İKMAL TALİMNAMELERİ: Kara Ordusu ikmal sistemlerindeki maddelerin ikmali ile ilgili bilgileri ihtiva eden bir yayın serisi
- supply of investment funds
- (Ticaret) yatırım fonları arzı
- supply of labor theory
- (Ticaret) iş gücü arzı teorisi
- supply of land
- (Politika, Siyaset) arazi sunumu
- supply of water
- su temini
- supply officer
- (Askeri) İKMAL SUBAYI, S4: Tugay hariç, daha küçük birliklerde ikmal ve tahliye kısmını idare eden subay. Buna kısaca S4'de denir
- supply phases
- (Askeri) İKMAL SAFHALARI: Hava indirme harekatında, hava başında, yapılan ikmal harekatının safhaları. Ayrıca bakınız: "accompanying supply phase", "replenishment supply phase" ve "unit air supply phase"
- supply phases
- (Askeri) ikmal safhaları
- supply point
- (Askeri) İKMAL NOKTASI: Çeşitli ikmal maddelerinin sağlandığı herhangi bir nokta veya mevkii. Buna eskiden (refilling point) denirdi
- supply point distribution
- (Askeri) İKMAL NOKTASINDA DAĞITIM: İkmal maddeleri dağıtımında; ikmal maddelerini alan birliğin bunları bir ikmal noktasında depo, indirme istasyonu (rail head), oto indirme noktası (truckhead), dağıtım noktası (distribution point) teslim alıp, buradan kendi vasıtaları ile nakil ettiği usul. SUPPLY REPLACEMENT FACTORS AND CONSUMPTION RATES: İKMAL MADDELERİ DEĞİŞTİRME FAKTÖRLERİ VE ORTALAMA SARFİYAT MİKTARI: Bu konularla ilgili olarak kullanılan bazı terimler şunlardır: (a) Bir değiştirme faktörünü istatistikle hesaplama usulü (actuarial metod of computing a replacement factor). (b) Miad gruplaması (age grouping). (c) Tüketim maddesi (consumable item). (d) Bir maddenin muhtemel miadı (expectant life of an item). (e) Uzun miadlı madde (long-life item). (1) Fiili miad (service life). (g) Kısa miadlı madde (short-life item). (h) Değiştirme faktörleri basit hesaplama usulü (straight line metod of computing replacement factors). (i) Tamamlanmamış hizmette kalma eğrisi (stub survivor curve) (j) Hizmette kalma eğrisi (survivor curve) ve (k) Kullanma süresi (usage age) . Bu terimlere bakınız
- supply reserves
- (Askeri) İKMAL YEDEKLERİ: Bak. "reserve supplies"
- supply road
- (Askeri) İKMAL YOLU: Muharebe eden birliklere ikmal maddelerinin sevk edildiği yol. Bu yola ihtiyaç göstermeyecek yerde bulunan bir unsur veya birliğin ikmali için kullanılan yola birliğin ana ikmal yolu (main supply road) veya esas ikmal yolu (principal supply road) denir
- supply section
- (Askeri) ikmal kısmı
- supply section
- (Askeri) İKMAL ŞUBESİ, İKMAL KISMI: Bak. "supply and evacuation section"
- supply section
- (Askeri) ikmal şubesi
- supply sergeant
- (Askeri) İKMAL ASTSUBAYI, İKMAL ÇAVUŞU: İkmal maddelerini teslim alan, depolayan ve dağıtan astsubay. Bu astsubay, ikmal subayına (unit supply officer) karşı sorumludur
- supply sergeant
- levazım başçavuşu
- supply service
- (Askeri) TEKNİK HİZMET: Levazım ve ordudonatım gibi, esas vazifeleri ikmal maddeleri tedarik etmek ve dağıtmaktan ibaret sınıflardan biri. Şimdi buna (technical service) denilmektedir
- supply support arrangement
- (Askeri) İKMAL DESTEK PROGRAMI
- supply train
- (Askeri) İKMAL TRENİ, İKMAL KOLU: Bir askeri teşkilat için ikmal maddeleri ve teçhizat nakil eden Marşandiz katarı veya kamyon kolu
- supply transaction reporting
- (Askeri) İKMAL İŞLEM RAPORU: Meydana geldikçe uygun ikmal hesaplama faaliyetlerine dair malzemelerin stok durumunu etkileyen bireysel işlemler hususunda verilen rapor
- supported activities supply systems
- (Askeri) desteklenen faaliyetler ikmal sistemleri
- surplus supply
- (Ticaret) arz fazlalığı
- supplier
- satıcı
- tailor supply chain
- (Bilim, İlim) Terzi usülü tedarik zinciri: Her bir ürünün talebini en iyi şekilde karşılayabilmek için düzenlenen tidarik zinciri
- provisions
- {i} malzeme
- supplies
- (Askeri) İKMAL MADDELERİ (ABD SAVUNMA BAKANLIĞI, AMERİKAN SAVUNMA KURULU): Yiyecek, giyecek, teçhizat, silahlar, cephane, yakıt, malzemeler ve her tür makina dahil olmak üzere bir askeri komutanlığın teçhizatı, bakımı ve harekatı için gerekli olan tüm maddeler
- aerial supply
- (Askeri) havadan ikmal
- blood supply
- (Tıp) kan sağlama
- blood supply
- (Tıp) kan akımı
- blood supply
- (Tıp) kan akışı
- district heating supply
- uzaktan ısıtma ana hattı
- district heating supply
- uzaktan ısıtma ile besleme
- fuel supply
- (Otomotiv) yakıt besleme
- labor supply
- iş gücü arzı
- labour supply
- işgücü arzı
- law of supply
- (Ticaret) arz kanunu
- level of supply
- (Askeri) ikmal seviyesi
- potable water supply
- içme suyu
- power supply
- güç temini
- power supply
- besleme devreleri
- power supply
- güç dağıtıcı
- power supply
- elektrik besleme devresi
- power supply
- (Otomotiv) akü
- power supply unit
- güç kaynağı ünitesi
- price elasticity of supply
- (Ticaret) arzın fiyat esnekliği
- provisions
- ahkam
- provisions
- kumanya
- provisions
- (Ticaret) karşılık giderleri
- receipt into the supply system
- (Askeri) ikmal sistemine giriş
- security of supply
- (Politika, Siyaset) arz güvenliği
- supplied
- tedarik edilmiş
- supplier
- mal veren
- supplier
- (Ticaret) mal sağlayan
- supplier
- (Gıda) ikmalci
- supplier
- üretici
- supplier
- mal sağlayan firma
- supplier
- (Ticaret) tedarikçi firma
Tedarikçi firmamı değiştirmeyi düşünüyorum.
- I'm thinking about changing my supplier.
- supplier
- (Ticaret) mal ikmali yapan
- supplier
- (Ticaret) alacaklı
- supplier
- (Politika, Siyaset) arz eden
- supplier
- gereksinimleri karşılayan
- supplier
- sağlayan
- supplier
- (Ticaret) üretici ya da imalatçı
- supplier
- (Ticaret) ihracatçı
- supplier
- hizmet sunan
- supplier
- tedarik eden kimse/firma
- supplier
- veren