Neredeyse her ailede televizyon var.
- Practically every family has a TV.
Ailemde dört kişi var.
- There are four members in my family.
O büyük bir aileye ait.
- He belongs to a big family.
Onların soyadı posta kutusunda yazılıdır.
- Their family name is written on their mailbox.
Çin'de önce soyadımızı sonra adımızı koyarız.
- In China, we put our family name first, then our name.
Aile, genç çocuklarının trajik ölümünün yasını tuttu.
- The family mourned the tragic death of their young child.
Ne zaman kadın ve erkeklerin geleneksel rollerini düşünsek, ailesine destek olan kocalar ve de aile ve çocuklarına bakan karılar aklımıza gelir.
- When we think of the traditional roles of men and women in society, we think of husbands supporting the family, and wives taking care of the house and children.
Sami ailesini kandırdı.
- Sami fooled his family.
O yoksul aile her ay kıt kanaat geçiniyor.
- That poor family lives from hand to mouth every month.
Some animated movies are not just for kids, they are family movies.