sufficiently early (for something)

listen to the pronunciation of sufficiently early (for something)
الإنجليزية - التركية

تعريف sufficiently early (for something) في الإنجليزية التركية القاموس.

in time
zamanla

Bir yenilik zamanla yok olur. - A novelty wears off in time.

Bolluk zamanlarında kıtlık zamanlarını hatırla. - In times of abundance, remember the times of famine.

in time
vaktinde

O ve ben vaktinde geldik. - She arrived on time. I arrived in time.

Tom akşam yemeği için eve tam vaktinde gelir. - Tom usually arrives home just in time for dinner.

in time
vakitli
in time
uygun zamanda
in time
uygun tempoda
in time
zamanında yetişmek

Trene zamanında yetişmek için elinden geleni yaptı. - He did his best to be in time for the train.

Toplantıya zamanında yetişmek için acele edelim. - Let's hurry to be in time for the meeting.

in time
zaman içerisinde

Sorunu büyümeden halletmeyi zaman içerisinde öğreneceksiniz. - You'll learn in time that a stitch in time saves nine.

in time
erken

Erken kalk ve zamanında ol. - Get up early, and you'll be in time.

Evden biraz daha erken çıksaydın, zamanında olurdun. - If you had left home a little earlier you would have been in time.

in time
1. vaktinde, zamanında (yetişmek/yetiştirmek): Can you finish this in time? Bunu vaktinde yetiştirebilir misiniz? We can't get there in time
in time
sırası gelince
الإنجليزية - الإنجليزية
in time

You've got here in time for tea — I was just making some.

sufficiently early (for something)
المفضلات