sufficient, adequate

listen to the pronunciation of sufficient, adequate
الإنجليزية - التركية

تعريف sufficient, adequate في الإنجليزية التركية القاموس.

enough
{s} kâfi

O şimdilik kâfi gelecektir. - That will be enough for the time being.

enough
yeter

Bu hikaye bir derste okumak için yeterince kısa. - This story is short enough to read in one lesson.

Twitter yeterince iyi değil. - Twitter is not good enough.

enough
{s} yeterli

Bir dil asla yeterli değildir. - One language is never enough.

Tom şehirde yaşamak için yeterli para kazanıyor mu? - Does Tom earn enough money to live in the city?

enough
yeterince

Sana yeterince teşekkür edemem. - I can't thank you enough.

Bu hikaye bir derste okumak için yeterince kısa. - This story is short enough to read in one lesson.

enough
elverir
enough
çıkışmak
enough
interj. yeter, bıktım
enough
yeteri kadar

Annem yeteri kadar masum bir halde Biraz daha bira ister misin? diye sordu. - Mom was innocent enough to ask him: Would you like any more beer?

Sadece yeteri kadar kaynatılır. - It is boiled just enough.

enough
bes

Bu yiyecek yeterince besleyici değil. - This food's not nourishing enough.

Bu herkesi beslemek için yeterli yiyecek değil. - This isn't enough food to feed everyone.

enough
oddly enough işin tuhaf tarafı şu ki
enough
(İnşaat) yeterli, kafi
enough
{i} yeterli miktar

Burada yeterli miktara sahibiz. - We've got enough here.

Markku ve Liisa kıt kanaat geçinecek kadar yeterli miktara sahipti. - Markku and Liisa had just enough to keep the wolf from the door.

enough
{ü} bıktım
enough
{s} yeterli, kâfi. z. kâfi derecede
enough
I have had enough ofArtık ondan bıktım Burama kadar geldi
الإنجليزية - الإنجليزية
{s} enough
sufficient, adequate
المفضلات