Sessizce acı çekmek zorunda değilsiniz.
- You don't need to suffer in silence.
Acı çekmek insanın kaderidir.
- It is man's destiny to suffer.
O, sürekli nevraljiden acı çekmektedir.
- She suffers from constant neuralgia.
Sessizce acı çekmek zorunda değilsiniz.
- You don't need to suffer in silence.
Onun bu kadar acı çekmesine dayanamıyorum.
- I can't stand him suffering so much.
Başkalarının acı çekmelerini izlemek, neden bu kadar hoşumuza gidiyor?
- Why do we feel schadenfreude over others' suffering?
Bazılarına göre hayat zevktir, diğerlerine göre acı çekmektir.
- To some life is pleasure, to others suffering.
Hayat niçin o kadar acı dolu?
- Why is life so full of suffering?
O, ağır bir hastalıktan acı çekiyor.
- He is suffering from an aggravated disease.
Bazılarına göre hayat zevktir, diğerlerine göre acı çekmektir.
- To some life is pleasure, to others suffering.
Çile çekmekten saçı ağardı.
- Her hair grayed with suffering.
Kızım zaten dört senedir iştahsızlıktan ızdırap çekmekte.
- My daughter has been suffering from anorexia for four years already.
Çile çekmekten saçı ağardı.
- Her hair grayed with suffering.
Onun yaşında saç dökülmesine uğramak çok üzücü.
- Suffering from hair loss at her age is so sad.
Mortgage borcumdan dolayı sıkıntı çektim.
- I suffered from my mortgage loan.
Japonya her yıl kasırgalardan sıkıntı çeker.
- Japan suffers from typhoons every year.
His long-suffering wife may have had to put up with him for many years, but she also benefited when times were good.
He's suffering from the flu this week.
I hope you never have to suffer the same pain.
the holie ghoste doth manifestlie expresse, saying: I suffer not that women usurpe authoritie above man:.
At least he didn't suffer when he died in the car crash.
... And I'm suffering from terrible gender guilt because ...
... get more people working. My priority is putting people back to work in America. They're suffering ...