Köy sel tarafından izole edildi.
- The village was isolated by the flood.
Bu artık izole bir sorun değil.
- This is no longer an isolated problem.
Onun antisosyal davranışları, onu izole etti.
- His antisocial behavior isolated him.
Biz sorunu izole ettik.
- We've isolated the problem.
ör: isolated student, isolated disabled people.
Hiçbir ulus diğerlerinden tamamen ayrılmış olamaz.
- No nation can exist completely isolated from others.
Tom arkadaş çevresinden gitgide soyutlanmıştı.
- Tom was increasingly isolated of his circle of friends.
Çin yüzlerce yıldır soyutlanmıştır.
- China was isolated for hundreds of years.
Hiçbir ulus diğerlerinden tamamen ayrılmış olamaz.
- No nation can exist completely isolated from others.
Tom'un ıssız bir taşra yolunda patlak bir lastiği var ve onu nasıl değiştireceği konusunda bir fikri yok.
- Tom got a flat tyre on an isolated country road and had no idea how to change it.