Pek çok meyve ihraç ederler, mesela portakal, greyfurt ve limon.
- They export a lot of fruit, such as oranges, grapefruits and lemons.
Fransa'nın para birimi franktı ve sembolü ₣ idi. Frank Fransa'da artık kullanılmıyor ama Gine gibi bazı eski Fransız kolonilerinde hâlâ kullanılmaktadır.
- France's currency was the franc, and its symbol was ₣. While it is no longer used in France, francs are still in use in some former French colonies such as Guinea.
Newport gibi, deniz kenarındaki tatil köyleri yaz aylarında çok kalabalıktır.
- Seaside resorts, such as Newport, are very crowded in summer.
Tom ve Mary safariye gittiler ve örneğin aslanlar, zürafalar, zebralar ve su aygırları gibi birçok hayvanı gördüler.
- Tom and Mary went on a safari and saw many animals, such as lions, giraffes, zebras, and hippopotamuses.
Küçük hayvanlar, örneğin kriller plankton yerler.
- Tiny animals such as krill eat plankton.
Mesela, İngilizceyi seviyor musun?
- For example, do you like English?
Hayvanları seviyorum, mesela kediler ver köpekleri.
- I like animals, for example, cats and dogs.
Mesela, bu bir aşk şarkısı.
- For example, this is a love song.
Mesela, bu bir kalem.
- For example, this is a pen.
Profesyonel çevirmenler çoğunlukla sadece tek bir alanda uzmanlaşırlar, örneğin hukuk ve tıp.
- Professional translators quite often specialize in just one field, for example law or medicine.
Modern Yunanca'da harfleri birleştirerek sesler oluşturabilirsiniz. Örneğin b sesi için μπ'yi, d sesi için ντ'yi, g sesi için γκ'yi ve c sesi için ise τζ'yi kullanabilirsiniz.
- You can make sounds by combining letters in Modern Greek. For example you can use μπ to make the sound b, ντ to make the sound d, γκ to make the sound g and τζ to make the sound dj.
Şimdiye kadar böylesine güzel bir gün batımı gördün mü?
- Have you ever seen such a beautiful sunset?
Böylesine loş bir odada kitap okumayın.
- Do not read books in such a dim room.
Bunun bu denli iyi bir fikir olduğunu sanmıyorum.
- I don't think this was such a good idea.
Onun böyle güzel bir teklifi reddetmesine şaşırdım.
- I am surprised that she refused such a good offer.
Böyle harika bir günbatımı hiç görmemiştim.
- I've never seen such a wonderful sunset.
I was never in a country such as that.
Waterbirds such as the duck or the gull are common in the area.
Such as have already done their work may leave.
... peace lovers be blessed with a few mythical places such as losing teams ...
... such as lights, alarm clocks, thermostats, dishwashers, et cetera. ...