such as

listen to the pronunciation of such as
الإنجليزية - التركية
meselâ

Pek çok meyve ihraç ederler, mesela portakal, greyfurt ve limon. - They export a lot of fruit, such as oranges, grapefruits and lemons.

gibi

Fransa'nın para birimi franktı ve sembolü ₣ idi. Frank Fransa'da artık kullanılmıyor ama Gine gibi bazı eski Fransız kolonilerinde hâlâ kullanılmaktadır. - France's currency was the franc, and its symbol was ₣. While it is no longer used in France, francs are still in use in some former French colonies such as Guinea.

Biz güneş ve rüzgar gibi enerji kaynakları kullanacağız. - We'll use energy sources such as the sun and wind.

örneğin

Küçük hayvanlar, örneğin kriller plankton yerler. - Tiny animals such as krill eat plankton.

Tom ve Mary safariye gittiler ve örneğin aslanlar, zürafalar, zebralar ve su aygırları gibi birçok hayvanı gördüler. - Tom and Mary went on a safari and saw many animals, such as lions, giraffes, zebras, and hippopotamuses.

şöyle
for example
mesela

Hayvanları seviyorum, mesela kediler ver köpekleri. - I like animals, for example, cats and dogs.

Mesela, bu bir kalem. - For example, this is a pen.

for example
meselâ

Mesela, bu bir kalem. - For example, this is a pen.

Hayvanları seviyorum, mesela kediler ver köpekleri. - I like animals, for example, cats and dogs.

for example
örneğin

Jack çamı kozalakları, örneğin, büyük bir ısıya maruz kalıncaya kadar tohumlarını bırakmak için kolayca açılmazlar. - The cones of the jack pine, for example, do not readily open to release their seeds until they have been subjected to great heat.

Profesyonel çevirmenler çoğunlukla sadece tek bir alanda uzmanlaşırlar, örneğin hukuk ve tıp. - Professional translators quite often specialize in just one field, for example law or medicine.

such a
böylesi

Böylesine loş bir odada kitap okumayın. - Do not read books in such a dim room.

Şimdiye kadar böylesine güzel bir gün batımı gördün mü? - Have you ever seen such a beautiful sunset?

such a
bu denli

Bunun bu denli iyi bir fikir olduğunu sanmıyorum. - I don't think this was such a good idea.

such as to
(Politika, Siyaset) nitelikte olmak
such a
böyle

Onun böyle güzel bir teklifi reddetmesine şaşırdım. - I am surprised that she refused such a good offer.

Hepimiz onun böyle iyi bir adamı niye terk ettiğini merak ettik. - We all wondered why she had dumped such a nice man.

such a
öyle bir
الإنجليزية - الإنجليزية
like, of the kind mentioned

I was never in a country such as that.

for example

Waterbirds such as the duck or the gull are common in the area.

those who

Such as have already done their work may leave.

like, as an example of, like for example
of a kind specified or understood; "it's difficult to please such people"; "on such a night as this"; "animals such as lions and tigers"
such as

    التركية النطق

    sʌç äz

    المترادفات

    for example, for instance, e.g., like

    النطق

    /ˈsəʧ ˈaz/ /ˈsʌʧ ˈæz/

    علم أصول الكلمات

    [ 's&ch, 'sich ] (adjective.) before 12th century. Middle English, from Old English swilc; akin to Old High German sulIh such, Old English swA so, gelIk like; more at SO, LIKE.

    فيديوهات

    ... individuals such as myself to keep in touch with our skills, ...
    ... illnesses such as h_i_v_ ...
المفضلات