suburbs, edge of a city, environs

listen to the pronunciation of suburbs, edge of a city, environs
الإنجليزية - التركية

تعريف suburbs, edge of a city, environs في الإنجليزية التركية القاموس.

outskirts
{i} (bir yer için) etraf, çevre; varoşlar, dış mahalleler
outskirts
varoşlar

Boston'un varoşlarında yaşıyorum. - I live on the outskirts of Boston.

Tom Boston'un varoşlarında üç yatak odalı bir evde yaşıyor. - Tom lives in a three-bedroom house on the outskirts of Boston.

outskirts
civar
outskirts
kentin dışı
outskirts
dış mahalle

Benim evim kentin dış mahallelerindedir. - My house is on the outskirts of the city.

Tom kentin dış mahallelerinde oturuyor. - Tom lives on the outskirts of town.

outskirts
{i} varoş

Tom, kasabanın varoşlarında birkaç koyun ve sığır yetiştirdiği küçük bir hobi çiftliği işletiyor. - Tom runs a small hobby farm on the outskirts of town where he keeps a few sheep and cattle.

Tokyo varoşlarında yaşıyorum. - I live on the outskirts of Tokyo.

outskirts
{i} kenar mahalleler

Tom şehrin kenar mahallelerinde yaşıyor. - Tom lives on the outskirts of town.

Tom ve Mary ve çocukları hepsi Boston'un kenar mahallelerinde küçük bir evde birlikte yaşamaktadır. - Tom and Mary and their children all live together in a small house on the outskirts of Boston.

outskirts
dış mahalleler

Benim evim kentin dış mahallelerinde. - My house is on the outskirts of town.

Benim evim kentin dış mahallelerindedir. - My house is on the outskirts of the city.

الإنجليزية - الإنجليزية
{i} outskirts
suburbs, edge of a city, environs
المفضلات