Büyük bir tartışma değildi.
- It wasn't much of a debate.
Güzel konuşan bilim adamı kolayca tartışmaya katıldı.
- The eloquent scholar readily participated in the debate.
Müzakere ne zaman gerçekleşecek?
- When will the debate take place?
Münazara için oda var.
- There's room for debate.
Başkanlık münazarasını izledin mi?
- Did you watch the presidential debate?
Görüşme ne zaman gerçekleşecek?
- When will the debate take place?
Bu görüşmenin saçma seviyesine yaklaştığını düşünüyorum.
- I think this debate is getting close to the level of the absurd.
Bunu tartışmak istemiyorum.
- I don't wish to debate this.
En ilişkili konuları tartışmak için zaman geldi.
- The time has come to debate the most relevant matters.
Güzel konuşan bilim adamı kolayca tartışmaya katıldı.
- The eloquent scholar readily participated in the debate.
O, tartışmada uyuyor gibi yaptı.
- She pretended to be asleep during the debate.