Aşağıdaki linkten, filmleri İngilizce altyazılı olarak izleyebilirsiniz.
- You can watch movies with English subtitles using this link.
Aşağıdaki sözcüklere adıl denir ve cümlede özne olarak kullanılırlar. Onlar bir kişi veya nesne sunarlar.
- The following words are called pronouns and are used as the subject of a sentence. They represent a person or a thing.
Denizaltı sonunda yüzeye çıktı.
- The submarine finally came to the surface.
Bir denizaltı, su yüzünde ve su altında yolculuk edebilir.
- A submarine can travel over and under the water.
Doğru olan cümleleri değiştirmeyiniz. Bunun yerine, doğal-görünen alternatif çeviriler önerebilirsiniz.
- Don't change sentences that are correct. You can, instead, submit natural-sounding alternative translations.
Tom İngilizce filmler izlerken İngilizce altyazıları okumayı sever.
- Tom likes to read English subtitles while watching movies in English.
Dil becerilerim ortalamanın altındadır.
- My language skills are subpar.
Balinalar uzun süre su altında kalabilir.
- Whales can remain submerged for a long time.
Bu madde kendi içinde zehirli değildir.
- This substance is not poisonous in itself.
Bu konuda anlaşma içindeyiz.
- We are in agreement on this subject.
Bir avukatın zor bir durumda küçük konularda bile her taşın altına bakması ve aynı konuda sonuca ulaşmak için ısrarla belirtmesi önemlidir.
- It is important that a lawyer should leave no stone unturned even on minor points and harp on the same subject to achieve a break through in an impasse.
Felsefe taşı baz metalleri altına dönüştürebilen efsanevi bir maddeydi.
- The philosopher's stone was a legendary substance capable of turning base metals into gold.
Denizaltı suyun içine daldı.
- The submarine submerged in the water.
Aşağıdaki linkten, filmleri İngilizce altyazılı olarak izleyebilirsiniz.
- You can watch movies with English subtitles using this link.
Hiç kimse böyle bir aşağılanmaya maruz bırakılmamalıdır.
- No one should be subjected to such humiliation.
Onlar o konuyu göz önüne aldı.
- They took that subject into account.
Konuyu ciddi olarak göz önünde bulundurmadım.
- I didn't consider the subject seriously.
Subrahmanyan Chandrasekhar yirminci yüzyılın önde gelen astrofizikçilerinden biriydi.
- Subrahmanyan Chandrasekhar was one of the foremost astrophysicists of the twentieth century.
Üst düzey yöneticiler astlarına eğitim vermek için çok zaman harcıyorlar.
- Senior executives spend a lot of time training their subordinates.
subplot.
submarine.
subhuman.
We were grading the road and found a soft spot where we did a sub-excavation.
We can get subs at that deli.
She worked as a sub until she got her teaching certificate.
Typically a dom and a sub have a more or less standard routine that they like to go through all the time.
He was subbed on half way through the second half, and scored within minutes.
He never really made a contribution to the match, so it was no surprise when he was subbed at half time.
I live within spitting distance of the underground station.
- I live within spitting distance of the subway station.
Where's the underground station?
- Where's the subway station?
they held the meeting sub rosa.
... sub-four-minute mile. ...
... places like sub-Saharan Africa and the Americas ...