Çalışmalarında ilerleme kaydettin mi?
- Have you made progress in your studies?
Çalışmalarımı bitirdikten sonra, ben bir öğretmen oldum.
- After having finished my studies, I became a teacher.
Araştırmalar, temel barınma ve gıda ihtiyaçları karşılanır karşılanmaz, ilave zenginliğin mutluluğa çok az şey kattığını gösteriyor.
- Studies show that once the basic needs of shelter and food are met, additional wealth adds very little to happiness.
Son zamanlarda yapılan araştırmalar davanın bu olmadığını göstermektedir.
- Recent studies suggest that this is not the case.
Yemekten sonra, üç saat boyunca, o derslerini çalışır.
- After supper, he studies his lessons for three hours.
Bazı öğrenciler spor adına derslerini ihmal ederler.
- Some students neglect their studies in favor of sports.
Biz Japon tarihini incelemek için müzeye gittik.
- We went to the museum to study Japanese history.
Dilleri incelemek inanılmazdır.
- Studying languages is incredible.
Tarih çalışmayı severim.
- I like studying history.
Şimdi çalışmalıyım ama Tatoeba'da kalmayı tercih ediyorum.
- I should study now, but I prefer staying on Tatoeba.
Teste çalışmak için evde kaldın mı?
- Did you stay home to study for the test?
Yarın on saat çalışmak zorunda kalacağım.
- I'll have to study ten hours tomorrow.
Araştırma turuna katıldım.
- I joined the study tour.
1937'de bir kamu oyu araştırması yapıldı.
- A public opinion study was made in 1937.
Erkek kardeşim hukuk öğrenimi için Amerika'ya gitti.
- My brother went to the United States to study law.
Cambridge Üniversitesi'nde öğrenim zorluğu çok yüksek olmasına rağmen, çok sayıda öğrencinin hâlâ dışarı çıkmak ve eğlenmek için zamanı var.
- Although the pressure of studying at the University of Cambridge is very high, many students still have time to go out and have fun.
Profesör Kay kırk yıldır böcekleri araştırmaktadır.
- Professor Kay has been studying insects for forty years.
Bilimin gerçek tanımı, dünyanın güzelliğini araştırmaktır.
- The real definition of science is that it's the study of the beauty of the world.
Yabancı bir dil öğrenmek zordur.
- Studying a foreign language is hard.
Öğrenmek için her gün okula gider.
- He goes to school to study every day.
Çalışma odasında bir sürü kitap var.
- There are plenty of books in his study.
Onun çalışma odası parka bakıyor.
- His study faces the park.
Tom Fransızca öğrenme isteğini kaybetti.
- Tom has lost interest in studying French.
Tom Fransızca öğrenme niyetiyle Fransaya geldi.
- Tom came to France with the intention of studying French.
Neden yurtdışında öğrenim görmek istiyorsunuz?
- Why do you want to study abroad?
Öğrenim görmek için İngilizce konuşan bir ülkeye gidemiyorsanız, belki İngilizce öğrenmenize yardım edebilecek yakında yaşayan ana dili İngilizce olan birini bulabilirsiniz.
- If you can't go to an English-speaking country to study, perhaps you can find an English native speaker living nearby that can help you learn English.
Biz Japon tarihini incelemek için müzeye gittik.
- We went to the museum to study Japanese history.
Yıldızları incelemek için bir gözlemevi yaptı.
- He built an observatory to study the stars.
Biz aynı sınıfta İngilizce öğrenimi görmekteyiz.
- We study English in the same class.
Paris'e çalışmaya gitmeden önce Fransızcamı tazelemek zorundayım.
- Before going to study in Paris, I have to brush up on my French.
Paris'e çalışmaya gitmeden önce Fransızcamı tazelemeliyim.
- Before going to study in Paris, I must brush up on my French.
Üniversitede ne okumak istiyorsun?
- What do you want to study at college?
On aydır Çin'de okumaktayım.
- I've been studying in China for ten months.
Çalışma yapmak için çok yorgunum.
- I'm too tired to do study.
Neden yurtdışında okumak istiyorsunuz?
- Why do you want to study abroad?
Ben matematik okumak istiyorum.
- I want to study math.
Bir portre yapmaya hazırlanırken, arkadaşlarım konuyu yakından incelemek için bir sürü fotoğraf çeker.
- In preparation for painting a portrait, my friend takes many photographs in order to study the subject closely.
Biz Japon tarihini incelemek için müzeye gittik.
- We went to the museum to study Japanese history.
Kütüphanede çalışmayı denemek isteyebilirsin.
- You might want to try studying in the library.
Biraz daha çok çalışmayı denemeni tavsiye ediyorum.
- I recommend you try studying a bit harder.
Öğretmenin konuşması, Mary'nin daha sıkı çalışması için gayrete getirir.
- The teacher's talk stimulates Mary to study harder.
My boyfriend is taking media studies.
Biologists study living things.
I need to study my biology notes.
The study of languages is fascinating.
Thenne the kyng sat in a study and bad his men fetche his hors as faste as euer they myghte.
I study medicine at the university.
He studied the map in preparation for the hike.
I made a careful study of his sister.
My study was to avoid disturbing her.
... PRASAD SETTY: You talk about how lots of studies in academia ...
... So one of the case studies that I came across was ...