Select Keyboard:
Türkçe ▾
  1. Türkçe
  2. English
  3. العربية
  4. Dansk
  5. Deutsch
  6. Ελληνικά
  7. Español
  8. فارسی
  9. Français
  10. Italiano
  11. Kurdî
  12. Nederlands
  13. Polski
  14. Português Brasileiro
  15. Português
  16. Русский
  17. Suomi
  18. Svenska
  19. 中文注音符号
  20. 中文仓颉输入法
X
"1234567890*-Bksp
Tabqwertyuıopğü,
CapsasdfghjklşiEnter
Shift<zxcvbnmöç.Shift
AltGr

strong, solid; stable; hard; fixed, immovable; determined, set; assertive

listen to the pronunciation of strong, solid; stable; hard; fixed, immovable; determined, set; assertive
الإنجليزية - التركية

تعريف strong, solid; stable; hard; fixed, immovable; determined, set; assertive في الإنجليزية التركية القاموس.

firm
{s} sabit
firm
sert
firm
{s} sıkı

O, dalı sıkıca tuttu. - He held on firmly to the branch.

Sıkı bir tokalaşmayla ayrıldılar. - They parted with a firm handshake.

firm
{i} şirket

Şirketin iflas edeceği hakkında dolaşan bir söylenti var. - There's a rumor in the air that the firm is going into bankruptcy.

Şirket ile yakından ilişkilidir. - She is closely associated with the firm.

firm
(Ticaret) işletme
firm
(Ticaret) kati mukavele
firm
kaymayan
firm
sarsılmaz
firm
değişmeyen
firm
dayanıklı
firm
{i} ekip
firm
{f} canlanmak (piyasa)
firm
sıkıca

O, elimi sıkıca tuttu ve bıraktı. - He held my hand firmly and left.

Dudaklarını sıkıca birbirine bastırdı. - She pressed her lips firmly together.

firm
pek

İlk kez, onunla pek sıkı değildi. - The first time, she wasn't very firm with him.

firm
{f} pekiştirmek
firm
{s} metin
firm
firmly metanetle
firm
{f} pekişmek
firm
{s} kararlı

Anne kararlı bir şekilde Gilbert Blythe'ı asla affetmeyeceğim dedi. - I shall never forgive Gilbert Blythe, said Anne firmly.

firm
{s} kesin

Jefferson eğitimin değerine kesin olarak inanıyordu. - Jefferson believed firmly in the value of education.

Ben buna kesin bir biçimde karşıyım. - I'm firmly opposed to this.

الإنجليزية - الإنجليزية
{s} firm