Ben bacaklarımı uzatmak istiyorum.
- I want to stretch my legs.
Arabadan çıkmak ve gerinmek istiyorum.
- I want to get out of the car and stretch.
Molada bacaklarımı germek için kalktım.
- During the intermission I got up to stretch my legs.
Arabaki herkes arabadan çıkmak ve bacaklarını germek istediğini söyledi.
- Everybody in the car said they wanted to get out and stretch their legs.
Biri egzersiz öncesi ve sonrası gerinmeli.
- One should stretch before and after exercising.
Tom gerinmeyi durdurdu.
- Tom stopped stretching.
Bacaklarımı biraz uzatmamın benim için bir sakıncası yok.
- I wouldn't mind stretching my legs a little.
Ben bacaklarımı uzatmak istiyorum.
- I want to stretch my legs.
Tom onu germeye çalıştığında hamur parçalandı.
- The dough broke up when Tom tried to stretch it.
Pizzayı elinizle genişletin.
- Stretch the pizza with your hands.
Tom bacaklarını uzattı.
- Tom stretched out his legs.
O, kitabı almak için kolunu uzattı.
- He stretched out his arm to take the book.
Bu gerçekten kıyı boyunun kasvetli bir sahasıdır.
- This is a really lonely stretch of shoreline.
Babam akşam yemeğinden sonra gerindi.
- Dad stretched after dinner.
Sağ kolumu geremiyorum.
- I can't stretch my right arm.
Gebelik onu gerilme izleriyle bıraktı.
- The pregnancy left her with stretch marks.
Molada bacaklarımı germek için kalktım.
- During the intermission I got up to stretch my legs.
Tom onu germeye çalıştığında hamur parçalandı.
- The dough broke up when Tom tried to stretch it.
Cats stretch with equal ease and agility beyond the point that breaks a man on the rack.
The beach stretches from Cresswell to Amble.
To say crossing the street was brave is stretching the meaning of brave considerably.
I stretched the rubber band until it almost broke.
First, stretch the skin over the frame of the drum.
He did a 7-year stretch in jail.
The rubber band stretched almost to the breaking point.
To say crossing the street was brave was quite a stretch.