Satıcı caddede duruyor.
- Der Verkäufer steht auf der Strasse.
Onunla caddede karşılaştım.
- I met him in the street.
Amcamın cadde boyunca bir mağazası var.
- My uncle has a store along the street.
Arnavut kaldırımlı dar sokaklarda, eve geri dönüş yolunu asla bulmayacaksın.
- You'll never find the way back home, through narrow streets of cobblestone.
Tom sokakta yatan bir sarhoşu fark etti.
- Tom noticed a drunk lying in the street.
I'm going to sit on the bench over there next to the street lamp.
- Ich werde mich auf die Bank dort drüben neben der Straßenlaterne setzen.
The two streets run parallel to one another.
- Die beiden Straßen laufen parallel zu einander.