Gerçekten oradaki mağazalardan hoşlanmıyorum.
- I don't really like the stores there.
Serseri grupları yiyecek aramak için mağazalara zorla girdi.
- Mobs broke into stores looking for food.
Bu kutuları depolamak için yeterli yerim yok.
- I don't have enough space to store these boxes.
Onu yapmayın! İlaç deposunda bir bilgisayar var.
- Don't do that!!! There's a computer at the drug store.
Biz samanı samanlıkta depoladık.
- We stored the hay in the barn.
Amcamın cadde boyunca bir mağazası var.
- My uncle has a store along the street.
Annem, bir meyve mağazasından biraz elma aldı.
- My mother bought some apples at a fruit store.
Kızım dükkândan süt alıyor.
- My daughter is buying milk from the store.
Oyuncak dükkânı kapandı.
- The toy store is closed.
Tom'un eşyasını bir yere depolaması gerekiyordu, bu yüzden ona bizim garaja koyabileceğini söyledim.
- Tom needed to store his stuff somewhere, so I told him he could put it in our garage.
Saman ahırda depolanır.
- Hay is stored in the barn.
Onun büyük bir gıda stoku var.
- He has a large store of food.
Mağazada Tom için form doldurmak zorundayım.
- I have to fill in for Tom at the store.
O kitap sadece bir mağazada mevcut.
- That book is available in only one store.
Bu çanta herhangi bir mağazada mevcut değildir.
- This bag is not available in any store.
The main store of 1000 36-bit words seemed large at the time.
This operation stores the result on the stack.
This building used to be a store for old tires.
I need to get some milk from the grocery store.
I'll store these books in the attic.
... capitals with stores in the crowd at the desk and streets ...
... keystrokes. It stores all my files, all my screens in an encrypted blob that the state ...