تعريف stock في الإنجليزية التركية القاموس.
- stok
O stok dışı, sana yeniden kullanma hakkı verebilirim.
- It's out of stock, but I can give you a rain check.
Çok fazla balık avı dolayısıyla, bazı balık stokları şimdi tehlikeli derecede düşük seviyelerde.
- Due to overfishing, some fish stocks are now at perilously low levels.
- {i} sermaye
- {s} standart
- {i} hammadde
- {s} basmakalıp
- (Gıda) et suyuna sebze çorbası
- stoklanma
- tevek
- stokta bulundurmak
- mal yığmak
- her zamanki
- demirbaş
- emtia
- depodaki mallar
- döl
- (Ticaret) kapital
- kundak (tüfekte)
- inanmak
- (Mimarlık) çan üzengisi
- (Tarım) aşı yapılan gövde
- (Tarım) gövde
- (Ticaret) hisselerin tümü
- çıta
- (Avcılık) kundak
- bağ kütüğü
- çiftlik hayvanları
- devlet tahvili
- stok olarak elde tutulan
- soy
- mevcut mal
- sap
- stok etmek
- {f} stokla
Stoklar gece boyunca düştü.
- The stocks went down over night.
Çok fazla balık avı dolayısıyla, bazı balık stokları şimdi tehlikeli derecede düşük seviyelerde.
- Due to overfishing, some fish stocks are now at perilously low levels.
- kabza
- alelade
- nesil
- damızlık
- beylik
- şebboy çiçeği
- beklenen
- (tüfek) kundak
- ağaç gövdesi
- hisse senedi
Şirketin hisse senedi fiyatı dün fırladı.
- The company's stock price jumped yesterday.
Tom kesinlikle hisse senedini nasıl alacağını biliyor.
- Tom certainly knows how to pick stocks.
- kütük
- Dipçik, tüfeğin dipçik kısmı
- dil ailesi
- nesep
- {f} stok yapmak
- stokta bulundurmak: Do you stock compact discs? Sizde kompakt disk bulunur mu? We don't stock pornography. Pornografik yayınlar
- {i} atkı
- (Tıp) Gerektiğinde kullanılmak üzere elde bulunan madde, depo madde, stok
- {i} hayvan mevcudu
- {f} takmak (tüfeğe)
- tüfek veya tabanc
- {s} mevcut
- (isim) damızlık, stok, malzeme, hammadde, hayvan mevcudu, sermaye, varlık, hisse senedi, tahvil, et suyu, et suyuna çorba, atkı, gövde (ağaç vb.), kütük, dipçik, sap, şebboy, payanda, kızak (gemi), soy, nesil, boyunduruk
- {s} repertuardaki
- {i} kızak (gemi)
- satılacak mal
- {f} stoklamak
- (Askeri) STOK: Elde mevcut eşya, malzeme veya teçhizat
- {f} 1. stokta bulundurmak: Do you stock compact discs? Sizde kompakt disk bulunur mu? We don't stock pornography. Pornografik yayınlar
- (Tıp) Kendisinden gelinen ırk, soy, ata
- {f} yığmak
- {f} depolamak
- {f} bulundurmak
- {i} miktar: You'd better lay in a good stock
- {i} varlık
- {i} malzeme
Lütfen sekreterden ofis malzemelerini, depo odasına stok etmesini isteyin.
- Please ask the secretary to stock the office supplies in the storage room.
- {i} dipçik
- stock market
- borsa
O, borsada bir servet kaybetti.
- He lost a fortune in the stock market.
Tokyo borsasında, aşağı yukarı 450 şirketin hisse senetleri sayaç üzerinde işlem gördü.
- In the Tokyo stock market, stocks of about 450 companies are traded over the counter.
- stock exchange
- borsa
Koministler gerçekten büyük bir kumarhane olan borsaya inanmazlar.
- Communists don't believe in the stock exchange, which is really a big casino.
New York Amerika'da borsanın merkezidir.
- New York is the center of the stock exchange in America.
- stock counting
- Stok sayımı
- stock exchange rate
- (Denizcilik) Borsa oranı
- stock loss
- Bir mal alındığı fiyatın altında bir fiyata satıldığında oluşan kayıp
- stock bank
- (Ticaret) hisse senedi bankası
- stock broker
- (Ticaret) borsacı
- stock dove
- mavi güvercin
- stock dove
- üveyik
- stock dove
- gökçe güvercin
- stock in trade
- (Ticaret) mal mevcudu
- stock list
- (Ticaret) esham fiyatlar listesi
- stock pin
- (Avcılık) kabza iç bağlantı pimi
- stock risk
- (Ticaret) hisse senedi riski
- stock up
- depolamak
- stock yard
- (Askeri) stok alanı
- stock-out
- Stokta bulunmama durumu
- stock account
- stok hesabı
- stock account
- sermaye hesabı
- stock book
- envanter defteri
- stock broker
- borsa acentesi
- stock car
- yarış arabası
- stock certificate
- hisse senedi sertifikası
- stock company
- anonim şirket
- stock company
- sermaye hisseleri olan şirket
- stock control
- stok kontrol
- stock corporation
- sermaye şirketi
- stock dividend
- hisse senedi temettü
- stock dove
- yabani güvercin
- stock dye
- ana boya
- stock exchange
- menkul kıymetler borsası
New York Menkul Kıymetler Borsası on günlüğüne kapandı.
- The New York Stock Exchange closed for ten days.
Şirket, Tokyo Menkul Kıymetler Borsası'nda işlem görüyor.
- The company is listed on the Tokyo Stock Exchange.
- stock farming
- hayvan yetiştirme
- stock farming
- hayvancılık
- stock in trade
- dükkandaki mal
- stock in trade
- kuvvetli taraf
- stock in trade
- sermaye
- stock in trade
- stok
- stock liquor
- ana banyo
- stock lodger
- hisse senedi defteri
- stock market
- kıymetli kâğıt piyasası
- stock market order
- borsa emri
- stock number
- stok numarası
- stock price
- hisse bedeli
- stock solution
- ihtiyat çözeltisi
- stock still
- hareketsiz
- stock taking
- envanter
- stock up
- depola
- stock vat
- ana küp
- stock yield
- hisse senedi getirisi
- stock-still
- hareketsiz
- stock-still
- hiç hareket etmeden
- stock-still
- kıpırdamadan
- stock accuracy
- (Ekonomi) Envanter doğruluğu
- stock breeder
- Büyükbaş hayvan besicisi
- stock corporation act
- anonim şirket hareket
- stock cube
- Yemeklere lezzet vermesi için katılan küp haline getirilmiş kurutulmuş et veya tavuk suyu özü
- stock dove
- stok güvercin
- stock fish
- stok balık
- stock holder
- hisse senedi sahibi
- stock holding
- stok tutma
- stock horse
- stok at
- stock index
- Borsa endeksi
Various stock indexes are available to monitor the overall level of stock prices.
- stock keeper
- stok kaleci
- stock keeping
- stok tutma
- stock keeping unit
- stok kodu
- stock lots
- stoktan mallar
we need stock lots.
- stock market
- hisse senedi piyasası
- stock markets
- Hisse senedi piyasalarında
- stock split
- Mevcut hisse senetlerinin daha fazla birim sayısına bölünmesi
- stock trader
- Borsacı, hisse alıp satan kişi
- stock valuation
- (Ekonomi) Stok değerleme, stok değerlendirmesi, stok değerlemesi
- stock yield
- hisse senedi getirisi, hisse senedi verimi
- stock-car racing
- Küçük kasa otomobillerle elips biçiminde, toprak bir pistte yapılan araba yarışı
- stock-in-trade
- ticari stok
- stock-out
- Stoklarda bulunmama durumu
- stocking
- jartiyer
- stocking
- çorap
Bu kalın yün çoraplar bacaklarınızı sıcak tutacak.
- These thick wool stockings will keep your legs warm.
Tom Mary'nin eski çoraplarıyla domateslerini kazığa bağladı.
- Tom staked his tomatoes with Mary's old stockings.
- stock broker
- borsa bankeri
- stock broker
- (Ticaret) borsa aracısı
- stock exchange
- (Ticaret) menkul değerler borsası
- stock market
- (Ticaret) menkul değerler piyasası
- stock market
- (Ticaret) kıymetli kağıt piyasası
- stock option
- (Ticaret) stok opsiyonu
- stock options
- hisse senedi opsiyonları
- stock options
- hisse senedi opsiyonu
- stocked
- stoklanmış
- stocker
- istifçi
- stocking
- stoklamak
- stocking
- stoklayarak
- stocking
- konç
- stocking
- uzun çorap
- stocking
- tasarruf
- stocking
- kuvvetlice
- stocks
- (Ticaret) stok mallar
- stocked
- {f} stokla
- stocks
- gemi inşaat kızağı
- stock for
- stok for
- stocked
- stoklanmis
- stocks
- stoklar
Enerji stoklarımızı israf etmemeliyiz.
- We mustn't waste our energy stocks.
Çok fazla balık avı dolayısıyla, bazı balık stokları şimdi tehlikeli derecede düşük seviyelerde.
- Due to overfishing, some fish stocks are now at perilously low levels.
- stock exchange
- borsa simsarları topluluğu
- stock market
- hisse senedi fiyatlarındaki oynamalar
- stock market
- menkul kıymetler borsası
Menkul kıymetler borsası sürüp giden bir ekonomik kriz içindedir.
- The stock market is in a prolonged slump.
- stock room
- ambar
- stock room
- yedek parça deposu
- stock room
- depo
- stock room
- malzeme ambarı
- stock up
- istiflemek
- stock up
- stok yapmak
- stock up
- stoklamak
- stock up
- mal bulundurmak
- stocking
- in stocking feet çorapla
- stocking
- çorap,n.çorap: v.stokla: prep.stoklayarak
- stocking
- (isim) çorap
- stocks
- (Askeri) STOKLAR: Kullanılmaya hazır elde bulunan ikmal maddeleri ve malzeme miktarı. Bak. "Operational Stocks" "heather operational stocks"
- stocks
- gemi ızgarası