Daha önce böyle inatçı bir kişiyle karşılaşmadım.
- I have never come across such a stubborn person.
Yaşlandın ve inatçı oldun.
- You've become old and stubborn.
Bir boyun tutulmasıyla uyandım.
- I woke up with a stiff neck.
Tom bir katır kadar inatçı.
- Tom is as stubborn as a mule.
O bir katır kadar inatçıdır.
- He is stubborn as a mule.