Daha önce böyle inatçı bir kişiyle karşılaşmadım.
- I have never come across such a stubborn person.
İnatçı yanım babamdan gelmedir.
- I've got my stubbornness from my father.
Bir boyun tutulmasıyla uyandım.
- I woke up with a stiff neck.
O bir katır kadar inatçıdır.
- He is stubborn as a mule.
O bir katır kadar inatçı.
- He's as stubborn as a mule.