stecken geblieben

listen to the pronunciation of stecken geblieben
الإنجليزية - التركية

تعريف stecken geblieben في الإنجليزية التركية القاموس.

stuck
şaşırıp kalmış
stranded
güç durumda
stranded
parasız
stranded
(gemi) karaya oturmuş
stranded
{f} karaya otur

O, şehirde karaya oturmuştu. - She was stranded in the city.

Eğer ıssız bir adada karaya otursaydın, okumak için yanında hangi kitapların olmasını isterdin? - If you were stranded on a desert island, what books would you want to have with you to read?

stuck
yapışmış

Boğazımda yapışmış bir balık kılçığı var. - I got a fish bone stuck in my throat.

Ona yapmamasını söylememe rağmen o düşüncesine yapışmış. - He stuck to his opinion though I told him not to.

stranded
Karaya oturmuş, yolda kalmış, başarısız olmuş, sıkışmış, sıkıntıda
stranded
karaya oturan
stranded
yaya kalmak
stranded
(sıfat) karaya oturmuş, yolda kalmış, başarısız olmuş, sıkışmış, sıkıntıda
stranded
{s} yolda kalmış
stranded
sahile vurmak
stranded
karaya oturt
stranded
{s} sıkıntıda
stranded
{s} başarısız olmuş
stranded
{s} sıkışmış
stuck
âşık

Bill Mary'ye aşık gibi görünüyor. - Bill seems to be stuck on Mary.

stuck
stic batır/yapış/yapıştır
stuck
get stuck saplanmak
stuck
vurgun
ألمانية - الإنجليزية
stuck
stranded
Wo sind wir stecken geblieben?
Where did we break off?
steckengeblieben
seized up
steckengeblieben
become/got bogged down
steckengeblieben
got stuck
steckengeblieben
stranded