Bana bir zımba ödünç verir misin?
- Will you please lend me a stapler?
Oralarda bir yerde bir zımba göremiyor musun?
- Can't you see a stapler somewhere around there?
Manyok kuraklığa dayanıklı bir ekindir ve bu nedenle milyonlarca insan için önemli bir temel gıdadır.
- Cassava is a drought-tolerant crop and consequently a major staple food for millions of people.
Anlık şehriyeler üniversite öğrencileri arasında temel bir yemektir.
- Instant noodles are a staple among college students.
Tel zımbanın ne olduğunu biliyorum.
- I know what a stapler is.
Tel zımbamı ödünç almak ister misin?
- Would you like to borrow my stapler?
Bir tel zımbanın neye benzediğini biliyorum.
- I know what a stapler looks like.
Tel zımbanın ne olduğunu biliyorum.
- I know what a stapler is.
Tom yanlışlıkla kulağının etli kısmını zımbaladı.
- Tom accidentally stapled the fleshy part of his ear.
Kahve, Brezilya'nın ana ürünlerinden biridir.
- Coffee is one of the staples of Brazil.
Rice is a staple in the diet of many cultures.
Can you believe they use staples to hold cars together these days?.
Fortunately, there were staples in the quay wall, and she was able to climb out of the water.
The rancher used staples to attach the barbed wire to the fence-posts.
Tow is flax with short staple.
In most countries, rubbish makes headlines only when it is not collected, and stinking sacks lie heaped on the streets. In Britain bins are a front-page staple.