O gerçekçi olmayan standartlara sahip.
- She has unrealistic standards.
Daha yüksek eğitim kalitesi, en yüksek uluslararası standartlara cevap vermelidir.
- The quality of higher education must answer to the highest international standards.
Birçok Amerikalı altın standartı istedi.
- Many Americans wanted a gold standard.
Daha yüksek eğitim kalitesi, en yüksek uluslararası standartlara cevap vermelidir.
- The quality of higher education must answer to the highest international standards.
Onun işi standartlara uygun değil.
- His work is not up to standard.
Bizim standardizasyona ihtiyacımız var.
- We need standardization.
Daha yüksek eğitim kalitesi, en yüksek uluslararası standartlara cevap vermelidir.
- The quality of higher education must answer to the highest international standards.
Güzellik için tek bir ölçüt yoktur.
- There is no one standard for beauty.
Dilbilgisinde ve kelime hazinesinde, bazı lehçeler standart dilden önemli ölçüde farklıdır
- In grammar and vocabulary, some dialects differ significantly from the standard language.
Güzellik için tek bir ölçüt yoktur.
- There is no one standard for beauty.
There is some sign of disparate standards bodies becoming more closely aligned.
Other vendors may be cheaper up front, but our standards compliance will save you in the long run.
Other vendors' products may be cheaper, but ours are standards compliant.
... and standards, and the particular one that you've identified, which is whether or not ...
... and we've really invested a lot in the open standards ...