O beni sırtımdan bıçakladı!
- He stabbed me in the back!
Tom metrodaki birisi tarafından öldüresiye bıçaklandı.
- Tom was stabbed to death by someone on the subway.
Dan'in cesedi elli tane bıçak yarasıyla birlikte bir kuyu içinde bulundu.
- Dan's body was found in a well with fifty stab wounds.
Saminin göğsünde bir bıçak yarası vardı.
- Sami had one stab wound to his chest.
Tom Mary'yi bıçaklamaya çalıştı.
- Tom tried to stab Mary.
Ölümle sonuçlanan bıçaklama olayının kıvılcımı, kontrolden çıkan tartışmadan çıkmıştı.
- The fatal stabbing was sparked by an argument that got out of control.
Göğsümde saplama acısı vardı.
- I had a stabbing pain in my chest.
I'll give this thankless task a stab.