Eşiniz sizinle birlikte kiliseye katılır mı?
- Does your spouse attend church with you?
Bir insan eşine saygı göstermeli.
- One should respect one's spouse.
Eşiniz bir politikacı ise, öyleyse muhtemelen sizin adınız da zaman zaman gazetede görünecektir.
- If your spouse is a politician, then likely your name will also appear in the newspaper from time to time.
Eşinizle birlikte ne kadar zaman harcarsınız?
- How much time do you spend with your spouse?
Onun karısı bir Japon kadın.
- His spouse is a Japanese woman.
Dul kocası ölmüş bir kadındır.
- A widow is a woman whose spouse has died.
O onun ablası gibi görünmesine rağmen, gerçekte onun annesidir.
- Though she looks like his older sister, the fact is that she is his mother.
Ben kahvaltı için yumurta severim, ama ablam yulaf lapası tercih eder.
- I like eggs for breakfast, but my sister prefers oatmeal.
Bireysel özgürlük demokrasinin temelidir.
- Individual liberty is the essence of democracy.
Bireysel özgürlük demokrasinin temelidir.
- Individual freedom is the foundation of democracy.
Kadınlar gerçekten oldukça tehlikeliler. Bu konuda ne kadar çok düşünürsem, o kadar çok yüz örtüsünün arkasındaki nedeni anlayabileceğim.
- Women really are quite dangerous. The more I think about this, the more I'm able to understand the reasoning behind face covering.
Kadınlar ondan hoşlanmadılar.
- Women didn't care for him.
Eşimin adı Lidia Zarębowa.
- My wife's name is Lidia Zarębowa.
Eşim de seni görmekten memnun olacak.
- My wife will be glad to see you, too.
Ne Musevi, ne de musevi olmayan, ne köle ne de özgür vardır, ne erkek ne de dişi vardır, zira Mesih İsa'da hepiniz birsiniz.
- There is neither Jew nor Gentile, neither slave nor free, nor is there male and female, for you are all one in Christ Jesus.
Bir erkek timsah bir dişi köpeği yedi.
- A male crocodile ate a female dog.
O, Kanadalı bir kızla evlendi.
- He married a Canadian girl.
Betty güzel bir kızdır, değil mi?
- Betty is a pretty girl, isn't she?
Birey ne kadar gururlu olursa, ceza o kadar sert olur.
- The prouder the individual, the harsher the punishment.
Bireysel özgürlüklere saygılı olmalıyız.
- We must respect individual liberty.
Erkek mi yoksa kadın bir doktoru mu tercih edersiniz?
- Do you prefer a male or female doctor?
Qipao 17.yüzyıl Çin'inde yaratılmış klasik kadın giysisidir.
- The qipao is a classic female garment that originated in 17th century China.
Kız kardeşim şekerleri sever.
- My sister likes sweets.
O, bana kız kardeşini tanıttı.
- He introduced his sister to me.
O, bana kız kardeşini tanıttı.
- He introduced his sister to me.
Dün kız kardeşim Kobe'ye gitti.
- Yesterday my sister went to Kobe.
Karısıyla İnternet üzerinden tanıştı.
- He met his wife online.
Onun karısı neye benziyor?
- What is his wife like?
Toplum ve birey birbirinden ayrılamazlar.
- Society and the individual are inseparable.
Tom ve ben ruh arkadaşlarıyız.
- Tom and I are soul mates.
Tom yirmi altı yaşındayken hayat arkadaşı Mary'yle tanıştı.
- Tom met his life mate, Mary, at the age of twenty six.
Onun kişisel bir konuşma tarzı vardı.
- She had an individual style of speaking.
Kadınlar gerçekten ellerinden geleni yaptılar.
- The women really gave it their utmost.
Yirmili yaşlarda birçok geç kadın yaz tatilleri esnasında yurt dışına gitmeyi planlıyorlar.
- Many young women in their 20s plan to go abroad during their summer holidays.
Babanın ya da annenin kız kardeşi senin yengendir.
- The sister of your father or mother is your aunt.
İki yıl önce kardeşimin ansızın ölmesinden beri, yengem onun kendisine bıraktığı küçük mücevher dükkanına gitmeye devam etti.
- Since my brother died suddenly two years ago, my sister-in-law has valiantly kept going the small jewellery store he left her.
Kız kardeşim hemşiredir.
- My sister is a nurse.
Hemşire, bu hastayı gözünüzün önünden ayırmayın.
- Sister, don't let this patient out of your sight.
Kızkardeşini görmek istiyorum.
- I want to see your sister.
O, kızkardeşi Mary'yi aradı.
- He called his sister, Mary.
She's my wife. O benim karım.
Öpüşen iki bayan şarkıcının bir videosunun neden bu kadar ilgi çektiğini anlamıyorum.
- I don't understand why a video of two female singers kissing is getting so much attention.
Favori bayan repçin kim?
- Who's your favorite female rapper?
Bu kız bir kadın oldu.
- This girl has become a woman.
Kadınlar ve kızlar onunla karşılaşmaktansa caddeyi geçmeyi tercih ederler.
- Women and girls would cross over the street rather than meet him.
Tekil atomlar, molekülleri oluşturmak için diğer atomlarla birleşebilirler.
- Individual atoms can combine with other atoms to form molecules.
Bayan Davis sadece mükemmel bir eşti.
- Mrs. Davis was anything but a perfect wife.
Çirkin bir bayan eş bahçenin etrafındaki iyi bir çit gibidir.
- An ugly wife is a good fence around the garden.
Şu kadın onun karısı olmalı.
- That woman must be his wife.
Sanırım, o kadın onun karısıdır.
- That woman is his wife, I think.
Sevgilisi okul oyunu için başka bir kızı öpmek zorunda olduğu için Mary mutsuz.
- Mary's not happy that her boyfriend has to kiss another girl for the school play.
Bu gece kardeşimin sevgilisiyle buluşacağım.
- I'm going to meet my brother's girlfriend tonight.
Her kişi bir bireydir.
- Every person is an individual.
Bugünlerde, müşteri hizmetlerinde deneyimi olan kişiler arıyoruz.
- We are currently looking for individuals who have experience in customer service.
Tekil atomlar, molekülleri oluşturmak için diğer atomlarla birleşebilirler.
- Individual atoms can combine with other atoms to form molecules.
Her insan bir bireydir.
- Each human being is an individual.
Kokkinakis kız arkadaşını vurdu. Bunu sana söylediğim için üzgünüm dostum.
- Kokkinakis banged your girlfriend. Sorry to tell you that, mate.
Büyük yem, dostum, sekizde sekiz veriyorum.
- Great bait, mate, I rate eight out of eight.
Bunlar benim kız kardeşimin dergileri.
- These are my sister's magazines.
Dün kız kardeşim Kobe'ye gitti.
- Yesterday my sister went to Kobe.
O benim annem değil fakat en büyük ablamdır.
- She is not my mother but my oldest sister.
Ablam her gün koşuya gider.
- My older sister goes jogging every day.
O benim için bir kızkardeş gibi.
- She is like a sister to me.
Mary benim için bir kızkardeş gibi.
- Mary is like a sister to me.
Fransa'nın bayanları güzeldir.
- The women of France are beautiful.
Bayanların ve çocukların sana ne dediklerini anlamada sorunların mı var?
- Do you have problems understanding what women and children say to you?
Şu anda hiçbir şey yolunda gitmiyor; ailenin dişileri bana karşı birleşmişler.
- At present, nothing goes smoothly; the Females of the Family are united against me.
Sıcak havalarda sadece erkek yavru doğuran timsahın da doğuracak dişiler olmayacağı için nesli tükenebilir.
- The crocodile, which produces only male young in hotter weather, might die out too because there will be no females to breed.
1990'dan beri on bir kız öğrenci ödül aldı.
- Since 1990, eleven female students received the award.
Öğretmenin önünde oturan kız öğrenci Almanyalıdır.
- The female student that sat in front of the teacher is from Germany.
Onun kız arkadaşı Japon.
- His girlfriend is Japanese.
Kız arkadaşının orgazm takliti yapmadığından nasıl emin olabilirsin?
- How can you be sure your girlfriend isn't faking her orgasms?
Bir kitap için materyal topluyor.
- She is collecting material for a book.
Bu, telif hakkı ile korunan bir materyalin çevirisiydi, bu yüzden telif hakkı sahiplerinin türetilmiş çalışmaları kontrol etme hakkı olduğu için onu iptal ettim.
- This was a translation of copyrighted material, so I deleted it since copyright owners have the right to control derivative works.
Giyim eşyasının hangi malzemelerden yapıldığını merak ediyorum.
- I wonder what materials the garment is made of.
Ağaçkakan, eşini besliyor.
- The woodpecker is feeding its mate.
O, kızkardeşi Mary'yi aradı.
- He called his sister, Mary.
O gerçekten Tom'un kızkardeşi mi?
- Is that really Tom's sister?
Baldızım beni yeni evlerinde öğle yemeğine davet etti.
- My sister-in-law invited me to lunch in their new house.
Onun üvey annesi benim baldızım.
- His stepmother is my sister-in-law.
Tom'un kızkardeşi bir rahibe.
- Tom's sister is a nun.
O bir rahibe oldu, o Rahibe Teresa adını aldı.
- When she became a nun, she took the name Sister Teresa.
Of Lady Auranthe, our new-spoused daughter?.
At the convent, Sister Grace supervises the kitchen.
Please welcome Sister Smith as she moves from her former congregation to her new congregation.
Native American leader Chief Seattle urged ecological responsibility, referring to Brother Eagle and Sister Sky in his purported 1854 speech.
The car my grandfather gave me only got ten miles to the gallon.
- The car my grandfather gave me only got ten miles per gallon.
The car my grandfather gave me only got ten miles per gallon.
- The car my grandfather gave me only got ten miles to the gallon.
I'm going to meet my girl over there.''.
Amanda is a girl of 16.
Your girl turned up on our doorstep.
Stop being such a girl and punch back.
As we can't print them all together, the individual pages will have to be printed one by one.
individual personal pension; individual cream cakes.
The pieces of the puzzle mate perfectly.
My little sister is an annoying pest.
Sisters Are Doin’ It for Themselves.
I’m trying to correct my sagging floor by sistering the joists.
A new wife for the gander is introduced into the pen.
It is agonizing for America to lose our young men and women.
- It is agonizing for the united States to lose our young men and women.
It is agonizing for the united States to lose our young men and women.
- It is agonizing for America to lose our young men and women.
In order to learn from mistakes, we construct a no blame system.
- Hatalardan öğrenmek için bir suçlama yok sistemini kurmalıyız.
Tom disappeared into the mist.
- Tom sis içinde gözden kayboldu.
I could see nothing but fog.
- Sisten başka bir şey göremedim.
The fog prevented him from seeing very far ahead.
- Sis onun çok uzağı görmesini engelledi.
Smog hung over Tokyo.
- Tokyo'nun üzerine sis çöktü.
The accident was due to the smog.
- Kaza kirli sis nedeniyle oldu.
Welsh is a beautiful language.
- Galce güzel bir dildir.
I like to speak Welsh.
- Galce konuşmayı seviyorum.
The daffodil is the national flower of Wales.
- Nergis, Galler'in milli çiçeğidir.
In the north, there's Scotland; in the south, England; in the west, Wales; and further west, Northern Ireland.
- Kuzeyde İskoçya, güneyde İngiltere, batıda Galler ve daha batıda da Kuzey İrlanda var.
... We didn't put cameras in the toilets to curtail employee theft. If your spouse came by the ...
... veterans a military spouse ...