تعريف spoken} في الإنجليزية التركية القاموس.
- spoken
- {s} konuşma
O, benimle henüz konuşmadı.
- She has not spoken to me yet.
Tom yıllarca Fransızca konuşmadı.
- Tom hasn't spoken French in years.
- spoken
- konuşmak
Benim konuştuğumdan beri Tom'la konuşmaktasın, değil mi?
- You've spoken with Tom since I have, haven't you?
- spoken english
- konuşulan ingilizce
- spoken in response
- karşılık vermek
- spoken language
- (Dilbilim) sözlü dil
- spoken out
- konuşmak
- spoken to
- konuşmak
- spoken
- konuşulan
Hiç şüphe yok ki İngilizce dünyada en çok konuşulan dildir.
- It isn't a surprise that English is the world's most spoken language.
Dido dili, Dağıstan'da yaklaşık 15.000 kişi tarafından konuşulan bir Kuzeydoğu Kafkasya dilidir.
- Tsez is a Northeast Caucasian language spoken by about 15,000 people in Dagestan.
- spoken
- sözlü
- spoken
- {f} konuş
Papua Yeni Gine'de, Papualılar tarafından konuşulan 850 farklı dil vardır.
- In Papua New Guinea, there are 850 different languages spoken by Papuans.
ABD'de hangi diller konuşuluyor?
- Which language is spoken in the U.S.A.?
- spoken English
- konuşma ingilizcesi
- spoken for
- adına konuş
- spoken in response
- karşılık ver
- spoken language
- konuşma dili
- spoken out
- konuş
- spoken to
- konuş
- spoken up
- açıkça konuş
- spoken for
- adına konuş(mak)
- spoken language
- konuşma dili, sözlü dil
- spoken of
- söz
- spoken to
- Konuşulanların
- spoken word
- sözcük
- spoken
- konuşan
Onlarla konuşmadıkça nadiren konuşan insanlar vardır.
- There are people who seldom speak unless they're spoken to.
Bir dil ne kadar çok ülkede konuşulursa, yerli konuşanı gibi ses çıkarmak o kadar daha az önemlidir, çünkü o dilin konuşanları değişik lehçeler duymaya alışkındır.
- The more countries a language is spoken in, the less important it is to sound like a native speaker, since speakers of that language are accustomed to hearing various dialects.
- spoken
- sözlü: spoken message sözlü mesaj
- spoken
- speak konuş
- spoken
- f., bak. speak. s
- spoken english
- konuşma İngilizcesi
- spoken language manuals
- (Askeri) PRATİK YABANCI DİL TALİMNAMELERİ: Kara Kuvvetleri tarafından yayımlanan yabancı dil öğretim talimnameleri. Bunlar; özellikle, konuşma diline önem vererek, çeşitli yabancı dillere ait pratik temel ve tekamül derslerini ihtiva eder
- spoken turkish
- konuşulan türkçe
- spoken word
- (Kimya) söylenen söz
- spoken word
- yüksek sesle söylenen kelime
- many a true word is spoken in jest
- (deyim) her şakada bir gerçeklik payı vardır
- plain spoken
- açık sözlü
- civil-spoken
- nazik
- civil-spoken
- terbiyeli
- fair spoken
- kandırıcı
- fair spoken
- tatlı dilli
- fair spoken
- nazik
- free-spoken
- açıksözlü
- plain-spoken
- açık sözlü
- smooth spoken
- düzgün konuşan
- soft spoken
- tatlı dilli
- soft-spoken
- tatlı sesli
- soft-spoken
- tatlı dilli
Tom tatlı dilli ve kibar.
- Tom is soft-spoken and polite.
Leyla çok çekici ve tatlı dilliydi.
- Layla was very charming and soft-spoken.
- fair spoken
- fuar konuşulmaktadır
- out spoken
- dışarı konuşuluyor
- romance language spoken in romania
- romantizm dil romania konuşulmaktadır
- soft spoken
- yumuşak sözlü
- sweet spoken
- tatlı sözlü
- civil spoken
- terbiyeli
- civil spoken
- (isim)zik, terbiyeli
- civil spoken
- nazik
- foul spoken
- küfürbaz
- foul spoken
- ağzı bozuk
- free spoken
- sözünü esirgemeyen
- free spoken
- açık sözlü
- plain spoken
- dobra dobra konuşan
- pleasant spoken
- tatlı dilli
- short spoken
- kaba
- short spoken
- sert
- short spoken
- nezaketsiz
- smooth spoken
- tatlı dilli
- soft spoken
- yumuşak sesli
- soft spoken
- iki yüzlü
- well spoken
- hoşsohbet
- well spoken
- güzel konuşan
- well spoken
- yerinde söylenmiş