Sonu berbat etmek, insanlığa karşı iğrenç bir suçtur.
- Spoiling an ending is a heinous crime against humanity.
Her şeyi berbat etmek istemiyorum.
- I don't want to spoil everything.
Çocuklara yüz verip şımartmaktan vazgeçmeni istiyorum.
- I want you to stop spoiling the kids.
Sürprizi bozmak istemiyorum.
- I wouldn't want to spoil the surprise.
Hayatımdaki en iyi anı bozmak mı istiyorsun?
- Do you want to spoil the best moment in my life?
Çocuklara yüz verip şımartmaktan vazgeçmeni istiyorum.
- I want you to stop spoiling the kids.
Dikkatsizliği ile işini bozdu.
- She has spoiled her work by being careless.
Tom biraz bozulmuş yiyecek yedi ve hastalandı.
- Tom ate some spoiled food and became sick.
Çocuklara yüz verip şımartmaktan vazgeçmeni istiyorum.
- I want you to stop spoiling the kids.
Çocuklara yüz verip şımartma.
- Don't spoil the children.
Milk spoils when left out too long.
Gentle gales, Fanning their odoriferous wings, dispense Native perfumes, and whisper whence they stole Those balmy spoils. —Milton.
to the victor belong the spoils.
Roger, that rich Bishop of Salisbury, spoiled of his goods by King Stephen, through grief ran mad, spoke and did he knew not what.