Senin için sonunu berbat etmek istemiyorum.
- I don't want to spoil the ending for you.
Sonunu berbat etmek istemiyorum.
- I don't want to spoil the ending!
Çocuklara yüz verip şımartmaktan vazgeçmeni istiyorum.
- I want you to stop spoiling the kids.
Sürprizi bozmak istemiyorum.
- I wouldn't want to spoil the surprise.
Hayatımdaki en iyi anı bozmak mı istiyorsun?
- Do you want to spoil the best moment in my life?
Çocuklara yüz verip şımartmaktan vazgeçmeni istiyorum.
- I want you to stop spoiling the kids.
Tom biraz bozulmuş yiyecek yedi ve hastalandı.
- Tom ate some spoiled food and became sick.
Buzdolabını açtığımda, etin bozulduğunu gördüm.
- When I opened the refrigerator, I noticed the meat had spoiled.
Çocuklara yüz verip şımartmaktan vazgeçmeni istiyorum.
- I want you to stop spoiling the kids.
Çocuk çok fazla ilgi ile şımarır.
- A child is spoiled by too much attention.
Milk spoils when left out too long.
Gentle gales, Fanning their odoriferous wings, dispense Native perfumes, and whisper whence they stole Those balmy spoils. —Milton.
to the victor belong the spoils.
Roger, that rich Bishop of Salisbury, spoiled of his goods by King Stephen, through grief ran mad, spoke and did he knew not what.