تعريف spoiling في الإنجليزية التركية القاموس.
- {i} çürük
- {f} boz
Sen ruh halini bozuyorsun.
- You're spoiling the mood.
Ben onların manzarasını bozmuyorum.
- I'm not spoiling their view.
- bozarak
- (isim) bozma
- bozucu
- bozma
- bozulma (besin)
- spoil
- {f} berbat etmek
Sonunu berbat etmek istemiyorum.
- I don't want to spoil the ending!
Her şeyi berbat etmek istemiyorum.
- I don't want to spoil everything.
- spoil
- bozulmak
- spoil
- şımartmak
Çocuklara yüz verip şımartmaktan vazgeçmeni istiyorum.
- I want you to stop spoiling the kids.
- spoil
- bozmak
Sürprizi bozmak istemiyorum.
- I don't want to spoil the surprise.
Hayatımdaki en iyi anı bozmak mı istiyorsun?
- Do you want to spoil the best moment in my life?
- spoiling attack
- (Askeri) İmha taarruzu
- spoiling attack
- (Askeri) BOZUCU TAARRUZ: Bir düşman taarruzunu, düşman tarafından düzenlenir veya kıtalar toplanırken ağır bozguna uğratmak maksadıyla yapılan taktik bir manevra. Harekat, düşmanın taarruz mevzilerine, savunmadaki zırhlı birlikler tarafından yapılır
- spoiling attack
- (Askeri) (NATO) BOZUCU TAARRUZ: Bir taarruz için hazırlık yapmakta veya taarruz oluşturmakta olan düşmanın hareketini bozmak için yapılan taktik bir manevra
- spoiling for a fight
- kavga arayan
- spoiling for a fight
- kavgaya susamış
- spoiling for a fight
- kavgacı
- spoil
- yüz verip şımartmak
Çocuklara yüz verip şımartmaktan vazgeçmeni istiyorum.
- I want you to stop spoiling the kids.
- spoil
- a spoiled child şımarık
- spoil
- {f} (birini) şımartmak
- spoil
- dö
- spoil
- içine etmek
- spoil
- yemek çürümek
- spoil
- (Askeri) atık
- spoil
- katletmek
- spoil
- yazık etmek
- spoil
- heba etmek
- spoil
- haklamak
- spoil
- batırmak
- spoil
- memuriyet
- spoil
- (Çevre) ıskarta
- spoil
- gasp
- spoil
- zarar vermek
- spoil
- mahvetmek
- spoil
- yüz vermek
- spoil
- ganimet
- spoil
- {f} çürümek
- spoil
- çalınmış mal
- spoil
- {f} boz
Süt çabuk bozulur mu?
- Does milk spoil quickly?
Soldaki figür resmin bütünlüğünü bozuyor.
- The figure on the left spoils the unity of the painting.
- be spoiling for
- aranmak
- be spoiling for
- istemek
- be spoiling for
- {k} kaşınmak: He is spoiling for a fight. Dövüşmek için kaşınıyor
- be spoiling for
- aramak
- be spoiling for a fight
- (deyim) kavgaya susamak
- be spoiling for a fight
- (deyim) kavga aramak
- spoil
- {f} dozunu kaçırmak
- spoil
- istemek
- spoil
- pasa
- spoil
- spoil a joke şakanın tadını kaçırmak
- spoil
- çocuk
Çocuk çok fazla ilgi ile şımarır.
- A child is spoiled by too much attention.
Çocuklara yüz verip şımartmaktan vazgeçmeni istiyorum.
- I want you to stop spoiling the kids.
- spoil
- {f} kaçırmak
- spoil
- {i} avanta
- spoil
- {i} çalıntı mal
- spoil
- {i} yağma malı
- spoil
- {f} yağma etmek
- spoil
- be spoiling for kaşınmak
- spoil
- artık
- spoil
- He is spoiling for a fight
- spoil
- {f} (süt v.b.) bozulmak
- spoil
- {f} nazlı alıştırmak
- spoil
- {i} kazanç
- spoil
- {f} tadını kaçırmak
- spoil
- çalınmışganimet
- spoil
- {i} yağma
- spoil
- (Tıp) Bozulmak, zarar görmek
- spoil
- {i} memuriyet (seçim kazanılınca)
- spoil
- (Askeri) KAZI TOPRAĞI: Siper, hendek vs. kazılardan çıkarılıp arazi üzerine atılan toprak
- spoil
- {f} mahrum etmek
- spoil
- aramak