İblisin ruhu yeniden canlanıyor.
- The spirit of Satan reawakens.
Şeytanın ruhu yeniden canlanıyor.
- The spirit of the demon reawakens.
O iyi bir ruh hali içerisindeydi.
- He was in good spirits.
Ben ruhen sizinle birlikte olacağım.
- I'll be with you in spirit.
Mary bir hayalet ya da ruhu sırtına dokunmuş gibi hissetti.
- Mary felt as if a ghost or spirit had touched her back.
Bu evin ruhlar tarafından perili olduğu söyleniyor.
- This house is said to be haunted by spirits.
Matematik, insan ruhunun en güzel ve en güçlü yaratısıdır.
- Mathematics is the most beautiful and most powerful creation of the human spirit.
İnsan ruhu yeryüzünde bulunduğu müddetçe; müzik, canlı bir varlık gibi ona eş ve destek olup büyük anlam katacak.
- So long as the human spirit thrives on this planet, music in some living form will accompany and sustain it and give it expressive meaning.
Tom çok esprili, değil mi?
- Tom is very spirited, isn't he?
Tom esprili, değil mi?
- Tom is spirited, isn't he?
Yaşlıların ruhları kötü havaya rağmen yüksekti.
- The senior citizens' spirits were high in spite of the bad weather.
Özgür ruhlu birisiyim.
- I have a free spirit.
Tüm insanlar özgür, şeref ve haklar bakımından eşit doğar. Akıl ve vicdana sahiplerdir ve birbirlerine karşı kardeşlik ruhuyla hareket etmelidir.
- All human beings are born free and equal in dignity and rights. They are endowed with reason and conscience and should act towards one another in a spirit of brotherhood.
Matematik, insan ruhunun en güzel ve en güçlü yaratısıdır.
- Mathematics is the most beautiful and most powerful creation of the human spirit.
İlk temastan sonra, insanlığın maddesel ve ruhsal gelişimi ilerledi.
- After First Contact, the material and spiritual development of humanity flourished.
Asla cesaretimi kırmayacaksın.
- You'll never break my spirit.
Yenilgi, onun cesaretini kırmadı.
- The defeat didn't dampen his spirits.
O iyi bir ruh hali içerisindeydi.
- He was in good spirits.
Oyuncular maçtan sonra çok iyi bir ruh halindeydiler.
- The players were in high spirits after the game.
O, ahırdaki en güçlü atı seçti.
- She chose the most spirited horse in the stable.
Ruh isteklidir fakat beden güçsüzdür.
- The spirit is willing, but the flesh is weak.
Tom'un neşesi yerinde.
- Tom is in great spirits.
Yenilgi, onun neşesini kaçırmadı.
- The defeat didn't dampen his spirits.
O, ahırdaki en güçlü atı seçti.
- She chose the most spirited horse in the stable.