Açıkça konuşmak gerekirse, o güvenilmez biri.
- Frankly speaking, he is untrustworthy.
İngilizce konuşmak kolay değildir.
- It's not easy to speak English.
Genel olarak söylemek gerekirse, oğlanlar kızlardan daha hızlı koşabilirler.
- Generally speaking, boys can run faster than girls.
Açıkça söylemek gerekirse, seninle aynı fikirde değilim.
- Frankly speaking, I don't agree with you.
Açıkça konuşmak gerekirse, o güvenilmez biri.
- Frankly speaking, he is untrustworthy.
John, Fransızcayı iyi konuşamıyor.
- John can't speak French well.
Bir dil ne kadar çok ülkede konuşulursa, yerli konuşanı gibi ses çıkarmak o kadar daha az önemlidir, çünkü o dilin konuşanları değişik lehçeler duymaya alışkındır.
- The more countries a language is spoken in, the less important it is to sound like a native speaker, since speakers of that language are accustomed to hearing various dialects.
Bir yerli konuşan gibi ses çıkarmak istiyorsan bu çok iş gerektirir.
- If you want to sound like a native speaker, it'll take a lot of work.
İsviçrelilerin çoğunluğu üç ya da dört dil konuşabilmektedir.
- The majority of the Swiss can speak three or four languages.
Rusçayı akıcı bir şekilde konuşabilmek isterim.
- I want to be able to speak Russian fluently.
İngilizcenin yanı sıra iki dil bilmekte.
- He speaks two languages besides English.
Ben sadece nasıl Fransızca konuşacağımı bilmek istiyorum.
- I just wish I knew how to speak French.
Birçok ebeveynler çocuklarının Fransızca konuşmayı öğrenmelerinin önemli olduğunu düşünüyorlar.
- Many parents think it's important for their children to learn how to speak French.
Bir dil ne kadar çok ülkede konuşulursa, yerli konuşanı gibi ses çıkarmak o kadar daha az önemlidir, çünkü o dilin konuşanları değişik lehçeler duymaya alışkındır.
- The more countries a language is spoken in, the less important it is to sound like a native speaker, since speakers of that language are accustomed to hearing various dialects.
Ben bütün insanlar adına konuşuyorum.
- I speak for all people.
Tom her zaman senin adına konuşur mu?
- Does Tom always speak for you?
Sessiz kalmak ve bir aptal olarak düşünülmek bütün şüpheyi açıkça konuşmak ve gidermekten daha iyidir.
- Better to remain silent and be thought a fool than to speak out and remove all doubt.
Senin konuşman gerekiyor.
- You need to speak out.
Özür diledim fakat o zaman bile benimle konuşmadı.
- I apologized, but even then she wouldn't speak to me.
O benimle konuşmuyor.
- She doesn't speak to me.
Tom Mary ile konuşmak istemedi.
- Tom didn't want to speak with Mary.
Kilisenin nerede olduğunu söyleyebilir misiniz? Ben rahip ile konuşmak zorundayım.
- Can you tell me where the church is? I have to speak with the priest.
Yüksek sesle konuşmak zorundasın.
- You've got to speak up.
İngilizce konuşmak kolay değildir.
- Speaking English is not easy.
Bay Smith ile konuşmak istiyorum. Ben Smith.
- I'd like to talk to Mr Smith. This is Smith speaking.
Bu yapılar nadiren, kırk yılda bir, konuşma İngilizcesinde olurlar.
- These structures would rarely, if ever, occur in spoken English.
Tom yıllarca Fransızca konuşmadı.
- Tom hasn't spoken French in years.
Hiç şüphe yok ki İngilizce dünyada en çok konuşulan dildir.
- It isn't a surprise that English is the world's most spoken language.
Amerika Birleşik Devletleri'nde hangi dil konuşuluyor?
- Which language is spoken in the United States of America?
Benim konuştuğumdan beri Tom'la konuşmaktasın, değil mi?
- You've spoken with Tom since I have, haven't you?
Benim konuştuğumdan beri Tom'la konuşmaktasın, değil mi?
- You've spoken with Tom since I have, haven't you?
O, adeta, sudan çıkmış balık gibi.
- He is, so to speak, a fish out of water.
Çok iyi Arapça konuşamıyorum.
- I'm not very good at speaking Arabic.
İngilizce konuşurken hata yapmaktan korkmayın.
- Don't be afraid to make mistakes when speaking English.
Dido dili, Dağıstan'da yaklaşık 15.000 kişi tarafından konuşulan bir Kuzeydoğu Kafkasya dilidir.
- Tsez is a Northeast Caucasian language spoken by about 15,000 people in Dagestan.
Papua Yeni Gine'de, Papualılar tarafından konuşulan 850 farklı dil vardır.
- In Papua New Guinea, there are 850 different languages spoken by Papuans.
ABD'de hangi diller konuşuluyor?
- Which language is spoken in the U.S.A.?
Papua Yeni Gine'de, Papualılar tarafından konuşulan 850 farklı dil vardır.
- In Papua New Guinea, there are 850 different languages spoken by Papuans.
fine.
Tom hem Fransızca hem de İngilizce konuşarak büyüdü.
- Tom grew up speaking both French and English.
Tom hem İngilizce hem de Fransızca konuşarak büyüdü.
- Tom grew up speaking both English and French.
O, Fransızca kadar İspanyolca da konuşuyor.
- He speaks Spanish as well as French.
O hem Fransızca hem de İngilizce konuşuyor.
- He speaks French as well as English.
Hiç Fransızca konuşan birini duydun mu?
- Have you ever heard someone speaking French?
Ana dilini konuşan bir sürü arkadaşım var, bu yüzden ana dilini konuşanlarla konuşarak bir sürü deneyimim oldu.
- I have a lot of friends who are native speakers, so I've had a lot of experience speaking with native speakers.
Tom halka hitap etmede iyidir.
- Tom is good at public speaking.
Akıcılığınızı geliştirmek için, olabildiğince sık olarak anadili ile konuşanları denemelisiniz.
- To improve your fluency, you should try speaking with native speakers as often as you can.
Bir yıl içinde hepinizi akıcı İngilizce konuşturacağım.
- I'll have you all speaking fluent English within a year.
Sıkı bir şekilde konuşulursa, o bundan hiç hoşlanmadı ama bir şey söylemedi.
- Strictly speaking, she didn't like it at all, but she didn't say a thing.
Genel olarak söylemek gerekirse, oğlanlar kızlardan daha hızlı koşabilirler.
- Generally speaking, boys can run faster than girls.
Onlarla konuşmadıkça nadiren konuşan insanlar vardır.
- There are people who seldom speak unless they're spoken to.
Hiç İngilizce konuşan bir izleyici ile konuştun mu?
- Have you ever spoken to an English speaking audience?
And they will deceive every one his neighbour, and will not speak the truth: they have taught their tongue to speak lies, and weary themselves to commit iniquity.
You're speaking too fast.
There he sat, his very indifference speaking a nature in which there lurked no civilized hypocrisies and bland deceits.
Actions speak louder than words.
He speaks Mandarin fluently.
This evening I shall speak on the topic of correct English usage.
Corporate speak; IT speak.
It's been ages since we've spoken.
You really do deserve to be published - your recent articles speak for themselves.
Be sure to speak for a seat early, if you plan to attend.
I think I speak for the whole group when I say that we're glad you came.
Speak for yourself! I think it's a great idea.
I'm here speaking for myself, not for my company.
Stand before the people you fear and speak your mind -- even if your voice shakes. — Maggie Kuhn.
You should learn to speak out in meetings with your boss.
His music really speaks to me.
Could you speak up? I can't hear you.
Speak up if I'm bothering you.
He's spoken with a forked tongue to reporters, and his explanations for launching a probe don't pass the plausibility and credibility tests.
On the American side, one motive for this is usually couched in the most delicate diplomat-speak.
There is no doubt in my mind that the introduction of bag searches—even though it’s random, even though it’s not 100 percent—dramatically improves the security posture of this huge, sprawling subway system, which I believe is a top-tier target of Al Qaeda right now, even as we speak,” said the police official, Michael A. Sheehan.
And the King's rouse the heaven shall bruit again,Re-speaking earthly thunder.
the English-speaking gentleman gave us directions; I travel in Russian-speaking countries; the French-speaking world listened in to the broadcast.
It was her first speaking part: she screamed.
The sight was more speaking than any speech could be.
... SAL KHAN: But you were willing to bet the farm, so to speak, ...
... day by day he's learned to speak again ...