Zaman ayırmak için ne yapmalıyım?
- What should I do in order to spare time?
Yuriko boş zamanında çiçekleri düzenler.
- Yuriko arranges flowers in her spare time.
Boş zamanımda Tatoeba'da cümle çeviririm.
- I translate sentences on Tatoeba in my spare time.
Tom'un boş vakitlerinde ne yaptığını biliyor musunuz?
- Do you know what Tom does in his spare time?
Onlar tüm boş vakitlerinde ne yapıyorlar?
- What do they do with all their leisure time?
Ne kadar boş vakit bulursa o kadar mutlu olur.
- The more leisure he has, the happier he is.
Boş zamanımı çoğunlukla radyo dinleyerek geçiririm.
- I often spend my leisure time listening to the radio.
Onun spor için boş zamanı yok.
- He has no leisure for sport.
Tom Mary'nin biraz boş zamanı oluncaya kadar beklemeye karar verdi.
- Tom decided to wait until Mary had some free time.
Tom ve Mary'nin ellerinde oldukça çok fazla boş zamanı vardı.
- Tom and Mary had way too much free time on their hands.
Serbest zamanımda bloğuma yazıyorum.
- In my free time, I write on my blog.
Hayal sırasında, insanlar rahat bir hayatı hayal ettiler.
- During the bubble, people dreamt of a life of leisure.
Onu boş zamanınızda yapabilirsiniz.
- You can do it at your leisure.
Onun spor için boş zamanı yok.
- He has no leisure for sport.