Yağmur ormanın üzerine sessizce düştü.
- The rain fell soundlessly upon the jungle.
Kulak yolu ses dalgalarını kulak zarına iletir.
- The ear canal sends sound waves to the eardrum.
Klavsenin sesini çok severim.
- I like the sound of harpsichord very much.
Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur.
- A sound mind in a sound body.
Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur.
- A sound mind dwells in a sound body.
Ben korkunç sesleri engellemek için parmaklarımı kulaklarıma koydum.
- I put my fingers in my ears to block out the terrible sounds.
Bir koyun nasıl ses çıkarır?
- What sound does a sheep make?
O tam Tom'a benziyor.
- It sounds exactly like Tom.
İnsanlar hâlâ tamamen bir yerli konuşucu gibi ses çıkarmadığın aşikar olduğunda sadece dil yeteneğiniz üzerine size iltifat etmek eğilimindedir.
- People tend to only compliment you on your language ability when it's apparent that you still don't quite sound like a native speaker.
Anglofonlar her zaman yapay dillerdeki ünlü seslerden/aeiou/ şikâyet ettiler. Bu sesler diğer insanların telaffuz edemedikleri diğer birçok seslerden dolayı kullanılırlar.
- The Anglophones always complained about the vowels /a e i o u/ in artificial languages. Those sounds are used because most other sounds other people cannot pronounce.
Hikaye garip gelebilir , ama doğru.
- The story may sound strange, but it is true.
Hikaye doğru görünmüyordu.
- The story didn't sound true.
Kulağa kusursuz bir şekilde nitelikli geliyorsun.
- You sound perfectly qualified.
Bebek sesli uyuyor gibi görünüyor.
- The baby seems to be sleeping soundly.
Tom yatak odasında, sesli uyuyor.
- Tom is in his bedroom, sound asleep.
Bu mükemmel bir fikir gibi görünüyor.
- That sounds like an excellent idea.
Yağmur ormanın üzerine sessizce düştü.
- The rain fell soundlessly upon the jungle.
Onun görüşlerini anlamaya çalıştım.
- I tried to sound out his views.
Doğa ona hem sağlıklı bir akıl hem de sağlıklı bir vücut bahşetti.
- Nature endowed her with both a sound mind and a sound body.
Büyük annem sağlıklı ve yalnız yaşıyor.
- My grandmother is in sound health and lives alone.
Daha çok yerli bir konuşmacı gibi ses çıkarmak için ne yapabilirim?
- What can I do to sound more like a native speaker?
Bir yerli konuşan gibi ses çıkarmak istiyorsan bu çok iş gerektirir.
- If you want to sound like a native speaker, it'll take a lot of work.
Tom etkilenmiş görünüyor.
- Tom sounds impressed.
Rahatladım, o, eve sağ salim geldi.
- To my relief, he came home safe and sound.
Oğlu eve sağ salim döndüğünde çok memnun olmuştu.
- She was very pleased when her son returned home safe and sound.
Bombanın sesi çeyrek kilometre öteden bile duyuldu.
- Even a quarter kilometer away, the sound of the bomb was heard.
Duyulan tek ses saatin tik takıydı.
- The only sound to be heard was the ticking of the clock.
Senin üzerinde epeyce bir izlenim bırakmış gibi görünüyor.
- It sounds like she made quite an impression on you.
Senin üzerinde oldukça bir izlenim bırakmış gibi görünüyor.
- It sounds like he made quite an impression on you.
Deliksiz bir uyku beni daha iyi hissettirdi.
- A sound sleep made me feel better.
Ben genellikle deliksiz uyurum.
- I usually sleep soundly.
Tom kesinlikle kendinden emin görünüyor.
- Tom certainly sounds confident.
Tom çok emin görünmüyor.
- Tom doesn't sound very confident.
O sese ne neden oluyor?
- What's causing that sound?
Bu teklif gerçek olamayacak kadar çok iyi görünüyor. Bit yeniği nedir.
- That offer sounds too good to be true. What's the catch?
O, oldukça iyi görünüyor.
- It sounds pretty good.
Çok yorgun olduğu için mışıl mışıl uyudu.
- Since he was very tired, he fell sound asleep.
Tom yatakta mışıl mışıl uyuyor.
- Tom is sound asleep in bed.
Benim bir yerli konuşmacı gibi ses çıkarmamın mümkün olacağını hiç düşünüyor musun?
- Do you think it's possible for me to ever sound like a native speaker?
Işık sesten daha hızlı ilerler bu sebeple bazı insanlar aptalca ses çıkarmadan önce keskin zekalı görünürler.
- It is because light travels faster than sound that some people look brilliant before sounding stupid.
En sevdiğin melodi nedir?
- What is your favorite sound?
Tom'un bitişik odadan gelen melodisinin sesini duyabiliyordum.
- I could hear the sound of Tom's voice coming from the next room.
Gürültü ve ses arasındaki farkı kim çevirebilir?
- Who can translate the difference between noise and sound?
Şimşeğin ışığı gök gürültüsünün sesinden önce gelir.
- The flash of lightning precedes the sound of thunder.
Bu tamamen yasal geliyor.
- This sounds totally legit.
Benim son postanın çok sert görünmediğini umuyorum.
- I hope my last mail didn't sound too harsh.
The e in house isn't sounded.
He sounded good when we last spoke.
He sounds the instrument.
He turned when he heard the sound of footsteps behind him.
The whale sounded and eight hundred feet of heavy line streaked out of the line tub before he ended his dive.
When the horn sounds, be careful.
With fresh material, taxonomic conclusions are leavened by recognition that the material examined reflects the site it occupied; a herbarium packet gives one only a small fraction of the data desirable for sound conclusions. Herbarium material does not, indeed, allow one to extrapolate safely: what you see is what you get.
Sounds like you're having fun.
- It sounds like you're having fun.
That sounds really interesting.
- This sounds very interesting.