sorusuz

listen to the pronunciation of sorusuz
التركية - الإنجليزية
without question
beyond any possible doubt
soru
question

It would be to your advantage to prepare questions in advance. - Soruları önceden hazırlamak senin yararına olur.

It was impossible to understand his questions. - Onun sorularını anlamak imkânsızdı.

soru
interrogative

Interrogative pronouns can be difficult to master in a foreign language. - Soru zamirleri, yabancı bir dilde ustalaşmak için zor olabilir.

soru
inquiries

Serious inquiries only, please. - Ciddi sorular sadece, lütfen.

I made some inquiries. - Bazı soruşturmalar yaptım.

soru
dubitante
soru
(Dilbilim) questions

Please answer all the questions. - Lütfen bütün soruları cevapla.

It was impossible to understand his questions. - Onun sorularını anlamak imkânsızdı.

soru
problem

I'm having some problems compiling this software. - Bu yazılımı derlerken bazı sorunlarla karşılaşıyorum.

There seems to be some genetic problem with this animal. - Bu hayvanın, bazı kalıtsal sorunları varmış gibi görünüyor.

soru
interrogatives
soru
interrogation

During the interrogation, Fadil appeared to be ready and willing to answer any question. - Sorgulama sırasında, Fadıl herhangi bir soruyu cevaplamaya hazır ve istekli görünüyordu.

soru
inquiry

On inquiry, I learned that she was out. - Soruşturmada onun dışarıda olduğunu öğrendim.

The inquiry did not conclude. - Soruşturma tamamlanmadı.

soru
interrogatory
soru
enquiry

I appreciate your answering my enquiry so promptly. - Soruma çok çabuk cevap verdiğin için minnet duyuyorum.

soru
question, query; interrogative
soru
query
soru
responsible

He is the minister responsible for the environment. - O, çevreden sorumlu bakandır.

It is I that am responsible for the accident. - Kazadan sorumlu olan benim.

soru
questlon
soru
qq
التركية - التركية

تعريف sorusuz في التركية التركية القاموس.

Soru
istifham
Soru
sual
soru
Bir şey öğrenmek için birine yöneltilen ve karşılık gerektiren söz veya yazı, sual
soru
Bir şey öğrenmek için birine yöneltilen ve karşılık gerektiren söz veya yazı, sual: "Minicik ellerini uzatarak bu taş nedir, diyen sorusu hâlâ hatırımızda!"- O. S. Orhon
soru
Bir öğrenciye sınavda yöneltilen söz veya yazı, sual
sorusuz
المفضلات