Ne çeşit bir evin var?
- What sort of house do you have?
Bugün ne çeşit televizyon programları var?
- What sort of television programs are on today?
Biz ne tür bir tehlikedeyiz?
- What sort of danger are we in?
O, ne tür bir oyundur?
- What sort of play is it?
O, bilinen bir insan tipi.
- He is a common sort of man.
O, kolay pes eden bir tip değildir.
- He is not the sort of guy who gives in easily.
Öğrencilerin isimlerini alfabetik sıraya göre sınıflandırmalıyız.
- We should sort the students' names alphabetically.
Sen hayvanları nasıl sınıflandıracaksın?
- How will you sort the animals?
Onun kağıtlarını ayıklamak için birkaç gün harcadım.
- I spent several days sorting through her papers.
Son olarak bunu tasnif etmeni istiyorum.
- I want to sort this out once and for all.
Tom, birkaç şeyi tasnif etmesi gerektiğini söyledi.
- Tom said he needed to sort a few things out.
Biz öğrencilerin isimlerini alfabetik olarak sıralamalıyız.
- We ought to sort the students' names alphabetically.
Bütün bagajımızı tasnif etmek uzun bir süre aldı.
- It took quite a while to sort out all our luggage.
Hiç kimsenin o tür şey için zamanı yoktu.
- No one has time for that sort of thing.
Öğeleri büyükten küçüğe doğru sıralayın.
- Sort the items from large to small.
O, dosyaları alfabetik olarak sıraladı.
- She sorted the files in alphabetical order.
Bu yer oldukça romantik.
- This place is sort of romantic.
Ona böyle bir şey söylemen oldukça saçma.
- It's quite absurd of you to tell her that sort of thing.
I had a sort of my cupboard.