Rahatlamak için yatıştırıcı müzik dinlemem gerekiyor.
- In order to relax, I need to listen to soothing music.
Gemi ile okyanusu geçmek çok güzel.
- It is very pleasant to cross the ocean by ship.
Güzel bir gündü ama parkta çok az kişi vardı.
- It was a pleasant day, but there were few people in the park.
Rahatlamak için yatıştırıcı müzik dinlemem gerekiyor.
- In order to relax, I need to listen to soothing music.
Seni burada görmek ne hoş sürpriz!
- What a pleasant surprise to see you here!
Bana karşı çok naziktin, ve ben gerçekten hoş bir yolculuk yaptım. Çok teşekkür ederim.
- You were so nice to me, and I had a really pleasant trip. Thanks so much.
Rahatlamak için sık sık rahatlatıcı müzik dinlerim.
- I often listen to soothing music in order to relax.
Ne keyifli bir yolculuk yaptık!
- What a pleasant journey we had!
Hayatta hiçbir şey keyifli değildir.
- Nothing is pleasant in life.
Hemşire ağlayan çocuğu yatıştırdı.
- The nurse soothed the crying child.
Ben çocuğu yatıştırmaya çalıştım.
- I tried to soothe the child.
Rahatlamak için yatıştırıcı müzik dinlemem gerekiyor.
- In order to relax, I need to listen to soothing music.
In sooth, I know not why I am so sad. - William Shakespeare (Merchant of Venice, Act I, Scene 1).
And two great big lovely big tears coursing down his cheeks. It was all no use soothering him with no, nono, baby, no and telling him about the geegee and where was the puffpuff but Ciss, always readywitted, gave him in his mouth the teat of the suckingbottle and the young heathen was quickly appeased.
soothing music.
a soothing ointment.