The slight that can be conveyed in a glance, in a gracious smile, in a wave of the hand, is often the ne plus ultra of art. – Julia Kavanagh.
Tom is immensely powerful.
- Tom son derece güçlü.
It bothers me immensely.
- Bu beni son derece rahatsız ediyor.
I recommend it highly.
- Bunu son derece tavsiye ederim.
I would highly recommend it.
- Bunu son derece tavsiye ederim.
It's tremendously exciting.
- Bu son derece heyecan verici.
It helped me out tremendously.
- Bu bana son derece yardımcı oldu.
This is a matter of the utmost importance.
- Bu son derece önemli bir mesele.
I'm going to speak to you with utmost candor so I want you to take everything I'm about to say at face value.
- Seninle son derece açık yüreklilikle konuşacağım bu yüzden söyleyeceğim her şeyi üzerinde yazılı değerden almanı istiyorum.
Tom needs the money desperately.
- Tom'un paraya son derece ihtiyacı var.
Tom desperately needs a vacation.
- Tom'un son derece bir tatile ihtiyacı var.
I have much studied both cats and philosophers. The wisdom of cats is infinitely superior.
- Hem kedileri hem de filozofları çok inceledim. Kedilerin bilgeliği son derece üstündür.
Anything is infinitely better than nothing.
- Bir şey hiçbir şeyden son derece daha iyidir.
I thought that went exceedingly well.
- Onun son derece iyi gittiğini düşünüyordum.
We're exceedingly proud of you.
- Seninle son derece gurur duyuyoruz.
Tom is extremely thankful to Mary for her help.
- Tom Mary'ye onun yardımı için son derece minnettar.
The British people in general are extremely fond of their pets.
- İngiliz halkı genel olarak evcil hayvanlarına son derece düşkündür.
Sami became enormously successful as a developer.
- Sami bir geliştirici olarak son derece başarılı oldu.
Tom seems to be extremely uncomfortable.
- Tom son derece rahatsız görünüyor.
Tom is extremely busy now.
- Tom şimdi son derece meşgul.
The British people in general are extremely fond of their pets.
- İngiliz halkı genel olarak evcil hayvanlarına son derece düşkündür.
She is a most gracious neighbor.
- O, son derece nazik bir komşudur.
Bruce was terribly upset when his girlfriend left him, but he soon got over it.
- Bruce kız arkadaşı onu terk ettiğinde son derece üzülmüştü, ama kısa sürede atlattı.
Tom is terribly busy at this time.
- Tom şu anda son derece meşgul.
It's awfully cold this evening.
- Bu akşam son derece soğuk.
Your new car looks awfully expensive to me.
- Yeni araban bana gerçekten son derece pahalı görünüyor.
Tom is deadly serious.
- Tom, son derece ciddidir.
The austerity measures that many city governments have implemented are hugely unpopular.
- Pek çok kent yöneticilerinin uyguladığı kemer sıkma politikası son derece sevimsizdir.
I strongly suspected that he had been lying.
- Onun yalan söylediğinden son derece şüphelendim.
She strongly resembles her grandmother.
- Son derece büyükannesine benzer.
Mary is an exceptionally beautiful girl.
- Mary son derece güzel bir kız.
Tom is exceptionally handsome.
- Tom son derece yakışıklıdır.
Last night was exceptionally cold.
- Dün gece son derece soğuktu.
The last few days have been terribly busy for both of us.
- Son birkaç gün ikimiz içinde son derece yoğundu
Tom became deeply interested in art history.
- Tom sanat tarihi ile son derece ilgilenmeye başladı.
He looked deeply into her eyes.
- Onun gözlerine son derece içten baktı.